Bir Türk Bilgesi: Ali Fuat Başgil



 
 Cumhuriyet döneminde yaşamış ve yaşadığı devre imzasını atmış bir hukukçu ve siyaset adamı olan Ali Fuat Başgil, 1893 yılında Çarşamba’da doğdu. 1. Dünya Savaşı patlak verince Kafkas Cephesi’nde dört yıl askerlik yapan Başgil, savaş sonrası Fransa’ya giderek önce lise eğitimini tamamladı, ardından Paris’te Hukuk Fakültesi’nde okudu; burada doktorasını yaptı. Bunlarla yetinmedi; Paris Edebiyat Fakültesi felsefe bölümü ile Paris Siyasi İlimler Merkezi'nden de mezun olduktan sonra, Lahey Devletler Hukuku Akademisi'nin derslerine devam edip, buradaki eğitimini de tamamladı. Doktora çalışmasını Boğazlar Meselesi’yle ilgili olarak yapan Başgil, 1920 yılında Türkiye’ye döndü; 1931 yılında ise Profesör oldu. İstanbul Üniversitesi kurulduktan sonra, burada  Anayasa dersleri verdi. Bu görevi sırasında Mülkiye Mektebi'nde hocalık, İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi'nde müdürlük yaptı. 1937'de Hatay Cumhuriyeti'nin Anayasası'nı hazırladı. 1939 yılında Ordinaryüs Profesör oldu.
1938 - 1942 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı olarak görev yapan Başgil, 1947 yılında Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti'ni kurdu. 1952'de Pakistan'da, 1959'da Ürdün'de toplanan İslâm Kongreleri'nde ve 1959'da Almanya'da toplanan Hukuk Kongresi'nde Türkiye'yi temsil etti.
Gençliğinden bu yana başarıdan başarıya koşan ve makamdan makama ulaşarak ülkesine hizmet eden Başgil’in kariyeri, 1960 darbesiyle birlikte sekteye uğradı; üniversiteden uzaklaştırıldı. Daha sonra  özel bir kanunla, görevine dönebileceği söylense de o bunu kabul etmeyerek siyasete atıldı. Akıl ve bilimin, özgür düşüncenin ve demokrasinin yolunda artık politika kulvarında ülkesine hizmet etmeyi hedefledi. 1961 seçimlerinde AP listesinden bağımsız Samsun Senatörü seçildi. Ardından Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koydu ancak karanlık güçlerce tehdit edildi; dostlarının da, adaylığını geri çekmesinin, hayati açıdan güvenli olacağına dair tavsiyelerine uydu; Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildi ve Cumhuriyet Senatosu üyeliğinden de istifa ederek yurt dışına çıktı. Cenevre Üniversitesi'nde Türk Tarihi ve Türk Dili Kürsüleri'nde başkan olarak görev yaptı.1965 yılında emekliye ayrılarak Türkiye'ye geldi. 17 Nisan 1967 tarihinde vefat etti.
Ülkesinin gelişmesi,insanlarının eğitilerek, bireysel ve toplumsal kalkınmasını gaye edinmiş olan Ali Fuat Başgil, birçok esere de imzasını atmıştır. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

           La Vie Juridique des Peuples (Belçika 1939)
           Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi (1938)
           Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (3 cilt, 1940)
           Türkiye İş Hukuku (1940)
           Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müracaat Hakkı (1944)
           Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri (1947)
           Cihan Sulhu ve İnsan Hakları (1948)
           Türkçe Meselesi (1948)
           Vatandaş Hürriyeti ve Bunun Teminatı (1948)
           Demokrasi ve Hürriyet (1949)
           Gençlerle Baş Başa (1949)
           Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin Korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri (2 cilt, 1960)
           27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri (1963)

Bilim, siyaset, toplum, demokrasi, özgürlük, hukuk ve ülke yönetimi üzerine bilimsel eserlerinin yanında, Türk Gençliğine hitap eden “ Gençlerle Baş Başa” adlı eseri, bugün değme kişisel gelişim kitaplarına taş çıkartacak seviyede yazılmıştır. Gelin, Ord. Prof. Ali Fuat Başgil hocamız, bu eserinde gençlere başarı ve mutluluk üzerine neler tavsiye etmiş, bir gözden geçirelim :



·        Her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
·        Her yer çalışmanın en müsait yeridir.
·        Her günün derdi kendine yeter. Bugünün işini yarına bırakma.
·        Bir zamanda yalnız tek iş üzerine yoğunlaş.
·        Bir işi bitirmeden diğerine geçme.
·        Karar verip, plan yapmadan çalışmaya başlama.
·        Çalışırken herhangi bir güçlüğü yenmeden geri adın atma.
·        Karşındaki iş yığınını böl, parçala öyle hallet.
·        İstikrarlı çalış. Uzun süreli çalışmayı bırakma.
·        Dinlenmek için yavaşla veya iş değiştir ama boş durma.
·        Çok düşün. O da en yorucu işlerden birisidir.
·        Ne kadar çalıştığın  değil, çalıştığın sürede ne kadar iş yaptığın önemlidir.
·        Fikri çalışmalar için aynı saatlerde ve devamlı, günde iki-üç saat  kafidir.
·        Sabret. Damlaya damlaya göl olur.
·        Acele etme. Sakin ve metin ol. Sindirerek çalış ve öğren.
·        Hiçbir konuyu küçümseme ve ihmal etme.
·        Akşam kendine “Bugün ne yaptım, yarın ne yapacağım?” de.
·        Her gün iyi bir eserden beş-on sayfa oku.
·        Rastladığın edebi ve felsefi bazı güzel parçaları ezberle.
·        Öğrendiklerinden bölüm sonlarında özet çıkar.
·        Öğrenilenleri arkadaşlarınla müzakere et.
·        Kısa, açık ve manalı yaz ve konuş.
·        Senin için verimli saatler hangileri ise onları hiçbir eğlenceye feda etme.
·        Okuduğun orijinal yazıları bir yerde topla.
·        Yazmaya kara verdiysen, önce yazılanları oku ki aynı şeyleri sen de yazmayasın.
·        En yeni fikir, eski bir fikrin, yeni bir elbise giymişidir.
·        Anadilini iyi kullanmayı iyi öğren.
·        Dilbilgisi vasıtadır, asıl gaye fikir zenginliğidir.
·        Kişinin kıymeti dilinin altında, kaleminin ucundadır.
·        Karasızlığa düşersen faydası çok, zararı az olan şıkkı seç.
·        Öfkeli iken kara verme. Bekle, öfken geçsin.
·        Az konuş. Kıymet ve tesir çok sözle değil yerinde ve özlü sözdedir.


Selçuk ALKAN – selcukalk@hotmail.com  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder