. Ölünün ardından kötü söylenmez ama
Cengiz Han’la birlikte bu kuralın 800 yıldır ihlal edilişi bize cesaret vermiş
olsa gerek, sözü sakınmamakta pek sakınca görmedik önce. Ancak 13. yüzyıl
Asya’sının üzerine çöken bu korku ve dehşet bulutu hükümdardan daha masum
olduğumuza delil yetersizliğinden inandıramayınca kendimizi, iyiye kötüye el
sürmeyen bir yazıda karar kıldık.
Avuçtaki
Kan Pıhtısı Neyin Habercisi?
Moğol oymak beylerinden Bahadır’ın oğlu
olan Cengiz Han’ın asıl adı Temuçin. Temuçin 1167 yılında gözlerini dünyaya
açmış açmasına ama doğduğunda bir eli yumruk halinde sımsıkı kapalıymış.
Güçlükle açıp baktıklarında bir kan pıhtısıyla karşılaşanlar da “Bu çocuk büyük
cihangir olacak, kan buna işarettir.” demişler. Temuçin 12 yaşındayken
babasının öldürülmesi üzerine kabile dağılma noktasına gelmiş; ancak annesi
Ulun Hatun, oğlu büyüyene kadar yönetimi eline almış ve oymağın birliğini
muhafaza etmeyi başarmış. Cengiz Han’ın benzersiz liderlik ve komuta etme
yeteneğinin bu yaşlarda şekillenmeye başladığı söylenir. Moğolları tek bir
devlet altında toplama gayesiyle hayatı savaş meydanlarında geçmiş Cengiz
Han’ın. Uzun mücadelelerden sonra tüm Moğol kabilelerine önderliğini ve hakimiyetini
kabul ettirmiş. Dönemin en güçlü devletlerinden Çin’i ve Harzemşahları bozguna
uğratan Cengiz Han’a, 1206 yılında Moğolistan’ın tek gücü haline gelince Onon Irmağı
kıyısında tüm kabilelerden temsilcilerin katıldığı kurultayda Kağan unvanı
verilmiş. Cengiz sanının da aynı dönemde verildiği sanılıyor. İşte bu tarihten
sonra artık bir kabile lideri değil, tarihin o güne dek gördüğü en geniş
sınırlara sahip imparatorluğunun hakanı olmuş. Öyle ki, fethettiği toprakların
Büyük İskender’in ele geçirdiklerinin neredeyse 4 katı büyüklüğünde olduğu
bilinir. Pek çok göçebe Moğol kabilesini bir araya getirerek böylesi geniş
sınırlara ulaşan bir imparatorluk kuran Cengiz Han’ın çağdaşlarına fark
attıracak kimi özel yeteneklerle donanmış olduğunu kabul etmek gerek. Kimilerinin
lanet yağdırdığı bu lider, onlar için toprak fethetme sevdasının ağına düşmüş
bir barbardan başkası değilken, diğerleri için çağında görülmemiş bir organize
ve disipline etme yeteneğine sahip benzersiz bir devlet adamı. Moğolların hem
en çok sevdiği, hem de en çok korktuğu hükümdarları Cengiz Han’a aksi
kutuplardan yapılan yakıştırmalar şöyle:
Bir
Kahraman Olarak Cengiz Han: Moğollar, yaşadıkları bölgenin sert
iklimi nedeniyle, hayatlarını oldukça zor şartlarda sürdürüyorlarmış. Kuzey’de
Sibirya’nın etkisiyle kışları oldukça sert ve soğuk geçerken, güneydeki Gobi
Çölü oldukça kavurucu ve kurak yazlara mahkum ediyormuş onları. Bu nedenle
göçebe olan ve kabileler halinde yaşayan Moğolların evleri kıl çadırlar, yaşam
alanları da mevsimsel şartlara göre değişen Asya bozkırlarıymış. Hareketlerini
kısıtladığı için yanlarında oldukça az miktarda yiyecek stoğu taşıyabilen Moğol
kabilelerinin, yiyecekleri tükendiğinde kan dökülmemesi şartıyla diğer
kabilelere saldırdıkları oluyormuş. Bu güç şartlarda yaşam mücadelesi veren ve
birlik halinde hareket etme yeteneğinden yoksun Moğolları tek bir çatı altında
toplamayı başaran Cengiz Han, Moğolların gözünde kabile savaşlarına son veren,
onları ortak bir amaç etrafında toplayarak sosyal, ekonomik ve politik bir birliğin
kurulmasına ön ayak olan bir kahraman kurtarıcıdır.
Bir
Cani Olarak Cengiz Han: Cengiz Han’a yapılan kötü yakıştırmalara fetihleri
süresince sorumlu tutulduğu kıyımlar ve kültürel hazinelerin yerle bir edilişi
sebep olarak gösterilebilir. Bunun yanında Cengiz Han’ın Asya topraklarında dur
durak bilmez ve sistematik ilerleyişi, birçok halkı yerinden edişi, kullandığı
ileri savaş teknikleri pek çoklarının gözünde gaddar ve cani bir adam
portresinin oluşması için yeter de artar bile.
Orta
Yolun Yolcusu Olarak Cengiz Han: Cengiz Han hakkında Orta Doğu’da ikili
görüşler hâkim. Bağdat’ı fetheden ordular şehri yağma etmişler; ancak bu arada
pek çok Moğol da Müslüman olunca Cengiz Han’ın saldırısını iyiye yoranlar
çıkmış. Günümüz Çin’inde de Cengiz Han’a karşı kararsız duygular besleniyor.
Çinli tarihçilere bakılırsa Cengiz Han ne nefret edilip kin duyulacak bir cani,
ne de yere göre sığdırılamayacak bir kahraman. Çinliler Cengiz Han’ın
topraklarında yarattığı yıkımı unutamasalar da, diğer taraftan, yaptıklarının
ileride Çin’in kuzey ve güney olarak bölünmesini engellemiş olmasını
hafifletici sebep olarak görüyorlar.
Cengiz
Han’ın Liderlik Özellikleri
1.
Cengiz Hanın liderlik becerileri sadakat kavramı
etrafında şekillenir. Kaynaklara bakılırsa politik ve askeri hiyerarşisine
bağlanabilecek yetenek ve istekte kişileri ordusuna katıyor, kendi liderlerine
bağlılık gösteren kişilere -düşman ordudan bile olsalar- arka çıkıyor, onlara
zarar vermekten kaçınıyormuş.
2.
Cengiz Han’a göre yetenekli olan herkes yükselmek ve
terfi etmek konusunda eşit haklara sahipmiş. Göçebe olarak yaşamış olmanın
etkisiyle kişisel servete pek metelik vermez ve fetihler esnasında eline geçen
değerli malları kendisiyle savaşanlara ve bağlılık gösterenlere dağıtırmış.
3.
Orduyu tüm Moğol kabilelerinin üyelerinden
oluşturmuş, bu da orduya belli bir kabilenin ya da zümrenin sadakatinden ziyade
tüm Moğolların bağlılığını sağlamaya yarıyormuş.
4.
Ülke topraklarını düzenli bir şekilde organize eden
Cengiz Han, halkı uzun süredir hasret kaldıkları birlik, nizam ve güvenliğe
kavuşturmuş. İddia edilenlere göre seyyahlar ve tüccarlar Cengiz Han’ın
egemenliği altındaki topraklarda korku ve tehlikeden uzak, özgürce
gezebiliyorlarmış.
5.
Düşman askerlerini tek bir tercihle baş başa
bırakmak üzere savaş meydanlarında yerini alırmış. Düşmanlar ya teslim olup
esir düşmeli ya da ölmeyi göze almalılarmış. Diğer deyişle, karşı taraf için
galibiyet gibi bir durum ihtimal dâhilinde değilmiş.
6.
Sistemli bir şekilde disiplini sağlaması, asi
gelenleri gözlerinin yaşına bakmaksızın şiddetli cezaya çarptırması; öte yandan
yetenekli, sadık ve başarılı kişileri ödüllendirmesi, Cengiz Han’ın kendi
sanıyla birlikte kurduğu imparatorluğun sınırlarının da büyümesini sağlamış.
Cengiz
Han’ın Getirdiği Yenilikler
· Geniş sınırlara
yayılan Moğol İmparatorluğu, Rusya ve Çin gibi Asya ülkelerinin kültürlerini
derinden etkilemiş. Kontrol altına aldığı her bölgede aristokrasiye son veren
Cengiz Han, üstün zekalı ve kabiliyetli kişilerin yönetime geldiği bir idare
biçimini (meritrokrasi) benimsedi.
· Büyük bir posta
sistemi kurdu.
· Abaküs ve
pusulanın Asya’da yaygınlaşmasını sağladı.
· Evrensel bir
alfabenin yayılması için çalıştı. Okur-yazar olmadığına dair genel bir kanı
yaygınken, son bulunan Çin ve Moğol kaynakları Cengiz Han’ın oldukça kültürlü
bir adam olduğunu gösteriyor. Cengiz’e ait olduğu kanıtlanan eski bir el
yazısının içeriğine bakılırsa, Cengiz Han Tao vaaz metinlerinin bile
okuyabiliyormuş.
· Moğol
İmparatorluğu’nun İpek Yolu’nu yeniden inşası çalışmalarında sağladığı politik
istikrar Çin, Orta Doğu ve Avrupa arasında seyahat ve ticaretin gelişmesine
olanak verdi.
· İşkenceyi
yasaklayan Cengiz Han, öğretmenleri ve doktorları vergiden muaf tuttu.
· Hâkimiyeti
altında bulunan kişilere din özgürlüğü tanıdı.
· Koyduğu
kuralları Moğolca bir yasa kitabıyla metinleştirdi.
· Asya’da tek ve
büyük bir devletin egemen olmasıyla iktisadi yaşamda önemli değişiklikler
meydana geldi. Ülkeler arasında sınırlar ve gümrükler ortadan kalkarken,
Asya’nın genelinde ticaret önemli ölçüde canlandı.
· Cengiz, Şaman
inancına sahip olmakla birlikte, siyasal olarak İslam ülkelerine yakınlaşmasıyla
pek çok Moğol İslamiyet’i kabul etti. Böylece Asya’daki dinler mücadelesinde hatırı
sayılır bir rol üstlenmiş oldu.
Cengiz’in
Asya Fatihi Ordusu
· Cengiz’in ordusu
onluk sistem ve hareketli birliklere dayanıyordu. Onlara, yüzlere, binlere ve
on binlere (tümenlere) ayrılan orduda tümenler birbirlerinden bağımsız olarak
hareket etme hakkına sahipti.
· Hiç kimse ait
olduğu birlikten başka bir birliğe geçemezdi. Bu emre riayet etmeyenler idam
edilme ya da zincire vurulma gibi cezalara çarptırılırlardı.
· Askerler savaş
sırasında ihtiyaç duyacakları alet ve araçları temin etmekle yükümlüydüler.
Yanlarında getirdikleri, yüksek rütbeli kumandanlar tarafından kontrol
edilirdi.
· Her askerin
birden fazla atı bulunur ve atların yorulmaması için de savaş sırasında
değiştirilerek kullanılırdı.
· Cengiz
generallere kendi yetkileri verir, bunlar önde düşmana saldırırken, asıl
birlikler ileri teknolojinin kullanıldığı silahlarla geride beklerlerdi.
· Standart bir
hücum taktiği olarak atış toplarının yapımında çeşitli kimyasal maddeler ve
sülfür kullanan Cengiz, böylelikle kuşatılan şehrin duvarlarına atılan bu
topların, özellikle sülfürün etkisiyle büyük bir duman oluşturmasını
sağlıyordu. Bu yöntem duman altında kalan şehirde, zahmetsiz bir şekilde
kundaklanma olduğu hissi yaratmak için bire birdi.
· Ordunun
toplanması için emir çıktığında askerlik çağında olan erkekler hemen gösterilen
yere gelmek zorundaydılar.
· Orduda oldukça
sıkı bir disiplin göze çarpıyordu. Suç işleyen tüm askerler rütbesi ne olursa
olsun cezalandırılırlardı.
· Savaşta askerler
yarı aç bırakılırdı. Çünkü tok olan askerin savaşta verimli olamayacağı inancı hakimdi.
· Savaşta elde
dilen ganimetler askerler arasında eşit şekilde taksim edilirdi.
Buğra
Öner Kocukeli
Kaynak:www.gencgelisim.com