Bakmak, görmek için tamamen yeterli bir işlem
sayılmamaktadır. Aynı zamanda algılamak ve detaylarını irdelemek de gereklidir
ki, bunu ancak derinliğine düşünmek ve ileri görüşlülük çözebilecektir. Bir
olayın ayrıntılarını göremiyorsanız, inceliklerini fark edemiyorsanız, işin
uzandığı noktaların farkına varamıyorsanız, vitrin ve mutfak açısından çok
sevimsiz bir tablo çizdiğinizi de aklınızdan çıkarmamalısınız.
X kişisi, başarılı bir yönetici olduğunu
düşünmektedir. Zaman zaman personelin ödüllendirilmesi gerektiğine
inanmaktadır. Ödüllendirmenin belirli bir günü yoktur. İçine doğduğunda
gerekeni yapmaktan çekinmemektedir. Nitekim yetkili kendisidir ve kimseye
verilecek bir hesabı da yoktur. Y
ürünlerinin olduğu birime gelmiştir. Y
ürünleri reyonunda, o an hareketli ve çalışkan olarak ilgisini çeken bir kişiye
1 adet Cumhuriyet Altını hediye eder. Ardından Y ürünlerinin bulunduğu reyondan ayrılır. Bu yöneticimiz başarılı
mıdır?
Yukarıdaki
olay, başlangıçta çok masum görünmektedir. Personel açısından da yararlı
görünmektedir. Yöneticimizin göremediği kısımda da sorunun cevabı yatmaktadır.
Bölümün yükünü sırtlanan ve satışta çok aktif olan kişi o an reyonda değildir.
Reyonda olan kişi, yöneticisi geldiğinde çalışır gözüken bir karakterdir ve bu
rolünden yöneticimiz haberdar değildir. Çalışmakta yetersiz kalan personel
ödüllendirilirken, gayretli ve üretken çalışan personel, bir çeşit
cezalandırılmıştır. Çalışan kişi verimsiz kılınmış, çalışmayan kişi de
tembelliğinin ödülünü almakla tatlandırılmıştır. “Kaş yaparken göz çıkartmak”
deyimi burada tam yerine rast gelmektedir.
Görmek ya da Görememek: Bütün Mesele Bu!
Doğru bakış
açısını yakalayamayan yöneticilerimizin düşeceği en büyük tehlike bu olsa
gerek!
Bir olayın
sadece bir yönü olmayacaktır. Belki önü-arkası, belki sağı-solu, belki
aşağısı-yukarısı da olabilecektir. Her yönü farklı bir özelliği işaret etmekle
beraber, tek yöne bakmanın doğru olmadığını söylemek de mümkün olmamaktadır.
Ancak kör noktalardan dolayı da görme eylemi pek sağlıklı olarak gerçekleşememektedir.
Görememek bir
hatadır. Gördüğünü sanmak da büyük bir aldanıştır. Gördüğünü yanlış yorumlamak
ise çok büyük bir zararın habercisi olabilir.
Ufku, bakış
açısı, yöntemi, usulü, gelişen ve değişen anlayışı ile insanlar kendilerinden
olanları değiştirmedikçe başarılı bir yönetim sergileme yeteneğine sahip
olamayacaklardır.
İş gevşeten ve
işletmeye maliyet getiren birçok davranışlarla katkıda bulunan çalışanlarımızı
görememek, yönetimin tam bir basiretsizlik örneği olmaktadır. Tabii burada şu
soruyu da sormak gereklidir: “Birçok işletmedeki
çalışanların, çalışma sırasında işleri gevşetmelerinin temelinde ne
yatmaktadır?” Elbette hedefsiz kılınmış personeller, kariyer imkânları
oluşturulmamış iş kolu ve adil davranılmamış çalışanlar ne yapacaktır? İnsanlar, bu yönleriyle dünyanın her yerinde
aynıdır. Her insanda iyi özellikler de bulunmaktadır, kötü özellikler de… Siz
onların iyi özelliklerini konuşturacak bir yönetim anlayışı sergilediniz halde
bu ortaya çıkarılamıyorsa, o zaman zaten yanlış bir personel alımıyla karşı
karşıya kalmışsınız demektir. Bu da ayrı bir konudur.
Yöneticilerimize düşen en önemli görev, çalışanlarının iyi
özelliklerini ortaya çıkaran, enerji ve heyecanı her yönüyle kuşanan bir
anlayışın tesisi ve çalışanlarla ‘kazandır-kazan’
ilkesinin pekâlâ işletmeye kazandırdığı faydayı birlikte paylaşarak başarının
keyfini yaşatmak olacaktır.
Görememeyi Başaran Yöneticiler Neler Elde
Eder?
·
Sadece gördükleri özellikleri gerçek kabul
ederek gerçeklerden uzaklaşma becerisini,
·
Derinliğine bilmedikleri konuların faturalarını
yaşamayı,
·
Yaptıklarının sonuçlarına katlanarak, yüzlerin
ve yüreklerin ekşimesini sağlamayı,
·
Yanlış görülen ve algılanan fotoğraflar yüzünden
verimsiz kılınmış çalışanlarla yüz yüze gelerek ciro kayıplarını oluşturmayı,
·
Doğru bir bakış açısını kaybederek adil yönetim
anlayışını tesis edememeyi,
·
Gördüklerinde yanlışlıklar olduğunda fark
edememeyi,
·
İncelik ve nezaket ölçütlerinden uzaklaşmayı,
·
Saygıyı kaybetmeyi,
·
Heyecan ve enerjiyi yerli yerince kontrol
edememeyi ve böylelikle verimli çalışanlara sahip olamamayı,
·
Yenilikleri olanların, farklılıkları
oluşturanların yaptıklarını görememeyi,
·
Projeleriyle şirkete katkıda bulunacakların, bu katkılarını
temin edemeyişleri ve böylelikle erimenin yaşanılmasını sağlayarak, 21.
yüzyılın en mahir(!) yöneticileri arasına girmeleri mümkün görünüyor.
Görmeyi Başaran Yöneticiler Hangi İmkânlara
Sahip Oluyorlar?
·
Görüşlerinde isabetli olmaya,
·
Anlayışlı olmaya,
·
Farklılıklara ulaşmaya,
·
Verimliliği yakalamaya,
·
Adil yönetimle başarıya,
·
Yenilikleri sağlamaya,
·
Heyecan ve enerjileri yüksek tutmaya,
·
Sonuçların güzelliğiyle başarının keyfini
yaşamaya,
·
Saygının tesisiyle iletişimin gücüne,
·
Gönülden katılımı sağlamaya,
·
Derinliğin kuşanılmasına,
·
Çatışmanın yaşanmadığı bir işletme yapısına sahip
olarak ve başarılı işletme yönetimleri sergileyerek 21. yüzyılın en zor işini
üstlenmiş olacaklardır.
Gören
yöneticiler, bakmasını bilen, görmesini fevkalade rahatlık ve güzellikle yaşayabilen
yapılarıyla “sistem oluşumu ve kurulumu”na katkı sağlayacaklardır.
Sevilen Bir
Yönetici Olun
Eğer bir yönetici olarak birlikte çalıştığınız kişilerle
ilişkinizden memnun değilseniz, değiştirmeniz gereken bazı noktalar olabilir. Good Boss, Bad Boss kitabının yazarı
Robert Sutton'ın size bu konuda öğreteceği birkaç numarası var:
1.
Yaratıcı tartışmaları destekleyin
2.
Onlara arka çıkın
3.
Açık kapı politikası oluşturun
4.
Dakik olun
Abdüllatif Erdoğan
abullatiferdogan@hotmail.com
Kaynak: msn.com.tr