İş dünyasının aktörleri,
kalıcı olmanın uğraşını vermedikleri sürece, sonu belli olmayan maceralar yaşamanın kaçınılmaz olduğunu anlamak
zorunluluğunu ve bunu yaşamanın vermiş olduğu sorumluluğu bilmek zorunda!
İşletme yapıları, bilenlerle bilmeyenler arasında gel-gitler yaşamamalı, artık!
İnsanı
yönetmeyi bile(meye)nlerden değil miydi, işletmelerimizin çektikleri? İnsanı
anlamayı bile(meye)nlerden değil miydi, yöneticilerimizin kaybettirdikleri? İşletmeler
hep, işi bile(meye)nlerden çekmemiş miydi? İşletmeler, işin gereklerini
bile(meye)nlerden çekmişti, ne çekmişse! Bu, hep kendini bilmemekten
kaynaklanıyordu. Kendinden haberi olmayan, işini ne bilsin? İşin öneminin
farkına varamayan işini ne bilsin? Çalışma metodlarını bile(meye)nler işin
önemini ne bilsin? Çalışmayı bile(meye)nler ne bilsinler, çalışma metodlarını?
Ve niye merak etsinler, ne nedir, ne değildir?
Herkes bir
şekilde mesaisini doldurmayı başarıyordu. Doğruydu, çalışma saatleri,
belirlenen zaman dilimine kadar işyeri sınırları içerisinde kalınarak
yaşanılıyordu. Fakat ne kadarı işin gereklerine uygun olarak yapılıyordu? Bu da
dert değildi. Nasıl olsa, belirlenmiş ücretler, belirlenmiş zaman aralığında “bostan
korkuluğu” olarak durulmakla
bile düşmüyordu. Bu da herhangi bir sorun teşkil etmiyordu. Mümkündü… İş hayatı
bir şekilde belirli kurallarla sınırsız ve sorumsuz bir şekilde yaşanabilirdi. Ve
fakat bu ‘bilememek’ti.
İş
dünyası, kendisini saran bütün olumsuzluklardan sıyrılmak ve yeniden yapılanmak
istiyordu. Bunun için neye ihtiyacı olduğunu bilenler yol alabileceklerdi.
İhtiyacını belirleyememişler ve ne durumda olduğunu bile(meye)nler ise nereye
aktığı bilinmeyen bir rastgele akışla yaşayabilecekleri sürprizlere doğru yol
alıyorlardı.
Bile(meye)nlerden
çok zahmet çekmiş iş dünyası, ‘bilenleri’ni arıyordu. İş dünyası kendini ve kendindeki
güzellikleri arıyordu. İş dünyası, bilginin değerlendiği yapıları arıyordu. İş
dünyası kendini ve kendinde olanları değiştirmek istiyordu. İş dünyası
projeleri, yenilikleri ve güzellikleriyle daha verimli olabilmenin hesaplarına
yönelerek bilmeyi başarmak istiyordu. İş dünyası, devrin bütün çalkantılarına
rağmen başarmanın keyfini yaşamak istiyordu.
Bilgi ve
uygulamada takip edilmesi gereken metot, iş dünyasına şu 5 altın maddeyle
kazınmıştır:
1.
Kendimizi bilmek,
2.
İşimizi bilmek,
3.
Önemi bilmek,
4.
Çalışma metotlarını bilmek
5.
Çalışmayı bilmek!
Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu? Bilmeyenlerin hükümranlığının sona erdiği, bilenlerin
ve işin ehli olanların işletmeleri güzel bir seyirle limanlarına ulaştırdığı
bir işletmecilik anlayışının, hem o işe emek vermiş patronların ve hem de
çalışanların her yönden kazançlı olacağı güzelliklerin yaşanması en büyük
arzumuz! Bilemediğinin, farkına
varma erdemini, bilenleri bünyelerinde tutma becerisiyle sağlayabilen yeni
işletme anlayışlarının, iş dünyamızı kuşatmasını diliyoruz.
Abdüllatif ERDOĞAN
www.abdullatiferdogan.com
Kaynak: www.gencgelisim.com