Hayatınıza aşkı çekmek istiyorsanız öncelikle kendi enerjinizin düzgün işlemesi gerekiyor. Kendinizi düşüncelerinizle sınırlamayın. Sadece iyi niyetinizi ön plana çıkarın. Kendinizi sevin ve değer verin ki başkaları da size aynı şekilde karşılık versin. Bu durum tüm ilişkiler için geçerlidir. Kendimize haksızlık edersek, aynı tarzda insanları hayatımıza çekeriz. Açıkçası kendimize nasıl davranıyorsak, karşı taraftan da aynı yansımayı alırız.
Kendinize bir iyilik yapın ve
bu sevgililer gününde eğer yalnızsanız, tüm güzel sevginizi kendinize doğru
akıtın. Göreceksiniz ki aslında sevgi denilen şey sizsiniz.
Normal ilişki etkileşimlerinde, söz
konusu kişiler arasında çok farklı türden enerji-şuur kurdelesi alışverişi
vardır. Kurdeleler, gökkuşağının renklerinde ve herhangi bir biçimde olabilir. Daha
parlak ve daha net olduklarında daha pozitif, daha güçlü ve daha temiz
enerji-şuura sahiptirler. Bunlar, her bir kişinin diğerine çok şey verdiği, her
ikisinin de dolduğu, ihtiyaçlarının karşılandığı türden bir ilişkide görülür.
Alanın dördüncü düzeyindeki kalp çakrası
gül rengindedir. Eğer etkileşimde çokça sevgi varsa, bolca tatlı gül renkli
yumuşak dalgalar halinde akar. İki kişi birbirlerine âşık olduklarında, kalp
çakrası dördüncü düzeyde çok aktif hale gelir, onların aurik alanına daha çok
gül rengi enerji salar. Kısa bir süre sonra auraları gül rengi enerjiyle dolup
taşmaktadır. Birbirlerine âşık bir çift, çevrelerinde güzel, gül renkli bir
enerji bulutu yaratır. Bu bulutun yakınında ya da içinde olan biri kendini
harikulade hisseder.
Âşıkları hepimiz severiz. Onların
yanında olduğumuzda bizim kalp çakramız da dördüncü düzeyde daha çok açılmaya
ve içeriye gül renkli ışıktan daha fazlasını çekmeye başlar. Ve bizim aurik
alanımız da gül rengi bir bulut oluşturur. Eğer tutku varsa, gül renginin
içinde bolca turuncu olacaktır; bunun harekete geçirici bir etkisi vardır.
Sevgi enerjisinde, kalp ve kök çakramız aşk duygusunu etkiler. Kalp
çakrasından çıkan kordonlar, sevmeyi ve de ilişkilerde sevme ve amaçlama
arasındaki dengenin gizemini temsil eder. Çoğu insanın dördüncü çakra
kordonları ile ilgili sorunları vardır. Bu çakra, sağlıksız sevgi ilişkileri
sırasında hasar görür. Bu hasarın en büyük nedeni, yakın bir sevgi ilişkisinde
incinmiş olmaktır. Hasar görmüş dördüncü çakradan kaynaklanan rahatsızlıklar
ise çarpıntı, kalp ağrısı hatta kalp krizlerine bile yol açan sonuçlardır.
Sağlıksız ilişkiler çocuklukta başlar ve kişi büyüdükçe tekrarlanır. Birinci
çakradan çıkan kordonlar ise, yeryüzüyle bağlantımızı sağlar, aynı zamanda
fiziksel beden içinde uyumlu olup olmadığımızı yansıtır. Genellikle yeni doğan
bebeklerin geçirdiği doğum travması, fiziksel zorluklar, küçük yaşlarda
yaşadığı fiziksel taciz gibi durumlar, ilişkisel kordon dediğimiz
birinci çakramızda hasar bırakabilir. Bu çakranın kordonlarının hasar görmesi,
yaşama isteğinde sorunlar oluşmasına sebep olur. Kişi kendisini bedende tutsak
gibi hisseder, güvende hissetmez. Onlar için hayatlarında hep bir şeyler
eksiktir. Kısacası, bu hasarın sonucu topraklanmamış olmaktır. Daha sonrası
fiziksel bedende güçsüzlük şeklinde kendini gösterir. Bu düşük enerji
sonrasında fiziksel bedende kanser gibi hastalıkların oluşmasına meydan verir.
Bu iki çakramızı sürekli güçlü tutmalıyız. Bazı enerji çalışmaları yaparak bunu
sağlayabiliriz.
Öncelikle kalp çakramızın olduğu yere
sağ elinizi koyun. Kök çakranızın olduğu yere isabet eden hemen göbek deliğinin
altındaki yere de sol elinizi koyun. Burnunuzdan derin derin nefes aldıktan
sonra ağzınızdan verin. Üç kez bunu tekrarlayın. Sonra loş ve sakin bir yer
seçin, gözlerinizi kapatın. Kendinizi ormanın içinde hayal edin. Yeşil rengin
içinde kaybolduğunuzu ve kalbinizin bu renkle şifaya kavuştuğunu hayal edin.
Daha sonra kırmızı rengi düşünün. Kırmızı boyanmış bir yer hayal edebilirsiniz.
Bu rengin de sizi sardığını ve kök çakranızı canlandırdığını hissedin. İmgeleme
yaparken şifa enerjisine niyet etmeyi unutmayın.
www.biyoterapi.com
Kaynakça: BRENNAN, Barbara Ann, “Işığın
Doğuşu Kişisel Şifa Yolculuğu”14.Bölüm S.215-216-217