Çocuklarda Parmak Emme Ve Tırnak Yeme Alışkanlığı

Bebeklerin parmak emmeyi daha anne karnında öğrenmiş olmaları, doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden biri olurken, tırnak yeme, vücudunun herhangi bir yerini yolma, dudak ısırma, bazı eşyaları ağza alma ve el ayak sallama gibi tekrarlanan hareketler, gerginliğin bir sonucu ya da çocukların sıkıntılı bir dönem geçirdiğinin habercisi olabilir.

Parmak Emme
Hayatın ilk yıllarında görülen bir alışkanlık türü olan parmak emmenin en önde gelen nedeni, yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne karnında öğrenmiş olmaları ve bunun doğuştan gelen en güçlü reflekslerden birisi olmasıdır.
Parmak emme doyum sağlamaya yönelik bir davranıştır. Bu davranış, çocuğun iç sıkıntı ve gerginliklerini azaltma çabası olarak görülmektedir. Çocuklar parmak yerine emzik, bez parçası ya da elbise ucu da emebilirler. Bu durum genel olarak çocuk yalnız kaldığında ya da uykuya dalarken görülebilir.
Parmak emmenin, anne memesini az almış, emzik kullanmamış ya da emzik emmesi zorla bıraktırılmış çocuklarda daha sık görüldüğü söylenmektedir. 3-4 yaşlarında, bu alışkanlığın kendiliğinden yok olması beklenir. Ancak 5-6 yaşına kadar devam etmesi durumunda bir sorunun habercisi olabilir.
Çocuklar, yetişkinler gibi üzüntülerini, istediklerini, istemediklerini konuşarak dile getiremeyebilirler. Üzüldüklerinde, kaygılandıklarında, çözümsüz kaldıklarında, kendilerini yalnız hissettiklerinde bu davranışta bulunabilirler. Yani parmak emme ya da tırnak yeme çocuğun herhangi bir sorunun ya da psikolojik problemin dile getiriliş şekli olabilir.
Tırnak Yeme
Çocuklarda tırnak yeme, vücudunun herhangi bir yerini yolma, dudak ısırma, bazı eşyaları ağza alma ve el ayak sallama gibi tekrarlanan hareketler gözlenebilir. Tırnak yeme genellikle 3-4 yaşlarında başlar, ergenlik döneminde artar ve ergenlik sonrası erişkin dönemde azalması beklenir. Fakat bu her zaman böyle olmaz. Bazen yetişkinlerde de aynı şiddette devam ettiği gözlemlenir.
Çocuklarda tırnak yeme, bir gerginliğin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Genellikle aşağıda sıralanan nedenlerle, çocukların tırnak yediği görülmüştür:
·      Korku ve kaygı
·      Ailede öfke, şiddet ve saldırganlık
·      Kendine güvensizlik
·      Kıskançlık
·      Aşırı kontrolcü aile ortamı
·      Evde tırnak yiyen bir model
·      Aile içi sorunlar ve çatışmalar
·      İlgi ya da sevgi eksikliği
·      Okul ya da ev değişikliği

Aile, çocuktaki tırnak yemeyi önlemek için bazı önlemler almaya çalışır. Örneğin, tırnaklara oje sürülür, eller cep (ya da eldiven) içinde tutulmaya çalışılır. Fakat bu kısıtlamalar ortadan kalktığı takdirde tırnak yeme alışkanlığı geri döner. Tırnak yemeyi önlemede en önemli aşama, çocukta bu olaya neden olabilecek gerginlik ve sıkıntı yaratan durumun veya durumların tespiti ve bunun ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır. Çocuğun sürekli olarak sözel uyarı alması sorunu çözmez, hatta artırır. Bu yaklaşım, çocukta kendisi ile değil, tırnakla ilgileniliyor izlenimi bırakır ve zaten sıkıntılı olan çocuk için daha çok sıkıntı verici bir durum oluşur.


Tırnak yeme ve parmak emme alışkanlığı karşısında anne ve babanın en sağlıklı yaklaşımları neler olabilir?
·        Olayı telaşa kapılmadan, sabırla karşılamak
·        Aile içinde sürekli olarak aynı alışkanlığı konu etmemek, çocuğu, bu alışkanlığı nedeniyle sürekli eleştirmemek
·        Öğretmenin sürekli uyarısı, anne babanın eleştirisi, hatta arkadaşlarının alayları, bu alışkanlığını sona erdirmez, aksine pekiştirebilir. Bu durumda çocuğa yapılan olumlu telkin, tavsiye ve açıklamalarla psikolojik açıdan uyumunun sağlanması ve sorunun çözülmesi beklenir.
·        Yoğun yaşandığını düşündüğünüz bu davranışları çözmeye çalışmadan önce, aile hayatınızın işleyişine, çocuğunuzla olan karşılıklı duygu alışverişinize ve bütün bu davranışları etkileyebilecek başka faktörlere dikkatlice bakmanız gerekir.
·        Sıklıkla tekrar eden ve çocuğun sosyal uyumunu bozan davranışlarda ise kesinlikle bir uzmana başvurulması gerekmektedir.
Kaynak: Özel Alev Okulları Rehberlik Servisi

KUTU
GENÇ MİZAH
Göksel Erkılıç - gokselerkilic@gmail.com

·        Bizler, şarkı mırıldanmadan, şarkı söylemeden yaşayamayız. Ortam müsait olsa da olmasa da ağzımızdan dışarı çıkar şarkılar, türküler… Filmlerimizde de bu böyle değil mi? Bir tecavüz sahnesi sonrasında, bir yandan ağlanıyor, bir yandan şarkı söylenmiyor mu? Başka bir filmde adam bıçaklanıyor, adam bıçağı yediği gibi şarkı söylemeye başlıyor. Bıçaklayan adam da şarkıya sinirleniyor olacak ki habire bıçaklıyor. Fakat bu durumda adamımız daha da içli söylemeye başlıyor. Adamda şarkıyı bitirmeden önce ölmeyecek bir yürek olduğunu anlıyoruz böylece…
·        Aramızda kalsın, Türkiye maganda teröründen dünya şampiyonuymuş. Kurban olduklarım, bunu sakın onlara söylemeyin. Duyarlarsa şampiyonluklarını kutlamaya başlarlar, silahlarıyla...
·        Bisikletle dünya turu atıyor biri. Finali ülkemizde yapacak. Dünyayı güzel güzel pedallıyor, İstanbul’da bitiş noktasına çok az kala Bayrampaşa’da bir araba çarpıyor ve ölüyor! Guinness Rekorlar Kitabı’na giremiyor zavallı…
·        Gıda güvenliğiyle ilgili bir ekip geliyor Avrupa’dan ve gıdaların sağlıklı olması hakkında seminerler veriyor. Seminer sonrası çeşitli yerlerde yemek yiyen ekip üyeleri, yemeklerden zehirlenip, hastanelik oluyorlar…
·        Ülkemizde Su Forumu gerçekleştiriliyor. Her ülkeden temsilciler geliyor, konu su tasarrufu... Çalışmalar sürerken, bir grup insan forumu protesto ediyor. Onları nasıl mı uzaklaştırıyorlar? Tabi ki tazyikli su kullanarak…
·        Adana’da Kümes Hayvanlarını Koruma Derneği üyeleri horoz dövüştürürken yakalanıyorlar. Soruyorlar: “Neden hayvanlara zarar veriyorsunuz?” diye. Verdikleri cevap: “Kazanılan paraları onları korumaya harcayacaktık.”
·        Bizim filmlerimizde yara alan yağız erkeği, hayırsever bir kız evinde tedavi eder. Adamı hiç hastaneye falan götürmezler. Filmlerdeki bu kızların evleri GATA’ dan farksızdır. Kızlar da hobi olarak cerrahlık yapıyor…
·        160 yıl yaşayan kaplumbağa varmış. Daha da kimse bana çıkıp, “spor ömrü uzatır” falan demesin; ağız burun girişirim...

 Yıldız Birincioğlu
                    bgdergisi@gmail.com

                    Kaynak: www.gencgelisim.com