Konusu zaten
güncel ve bir o kadar da manidar olan kitap, devamlı sizi şaşırtan fikir
oyunlarıyla heyecanı hiç düşürmeden son sayfaya kadar taşıyor.
Türk turizmi
için de süper bir fırsat. Görüştüğüm birkaç turizmci arkadaş daha şimdiden
yurtdışında “İstanbul ve Cehennem Turları” başladığını ve bu furyanın hem
İstanbul, hem de Ayasofya için iyi bir fırsat olduğunu anlatıyor. Üstelik kafa
karıştırıcı kindar cümleler yerine gerçekçi ve övücü anlatımların göğsümüzü
kabarttığı kitap, bu yüzden de bir övgüyü hak ediyor.
Size “İstanbul”
ve “Cehennem” kelimelerini aynı cümlede kullanın desem eminim herkes çok
yaratıcı cevaplar verebilir. Mesela “İstanbul’un trafiği bir cehennem” ya da
“İstanbul’da bu maaşla yaşayabilmek bir cehennem” gibi örnekler eminim
yüzümüzdeki gülümsemeyi arttırır. Ama içimizden biri var ki “İstanbul” ve “Cehennem”
kelimelerinden bırakın bir kelimeyi, 700 sayfalık bir kitap yazmış. Evet,
bildiniz Dan Brown’ın son romanı “INFERNO” yani “CEHENNEM” den bahsediyorum.
Dan Brown’ı
tanımayanlar için kısaca anlatalım: 1964 yılında Amerika’da doğan yazar, 1996
yılındaki ilk romanına kadar İngilizce öğretmenliği yapan sıradan bir
eğitimciydi. İlk kitabı olan “Dijital Kale” beklediğinden çok ilgi çekti ve bu
kitabı “İhanet Noktası, Melekler ve Şeytanlar” izledi. Esas çıkışını “Da Vinci Şifresi”
ile yakalayan yazar, artık dünyanın sayılı yazarlarında biri. Herkes gibi ben de
onun son romanını heyecanla bekliyordum; çıkar çıkmaz bir nüsha edindim ve
birkaç günde de bitirdim. İlk düşüncem “eskisi gibi” oldu, çünkü diğer
romanlarındaki heyecanı aynen tattım. Ama benim için ve eminim her Türk okuru
için de başka bir şey daha ilgi çekiciydi. Romanın sonunda dünyanın beklediği o
büyük tehlikenin İstanbul’dan yani Ayasofya’dan yeryüzüne ulaşmasıydı. Muhteşem
bir İstanbul ve Ayasofya izlenimi ediniyor okur.
Ayrıca bir
başka Türk için de bambaşka şeyler ifade ediyor bu roman; o da Eylül ayında
vizyona gireceğini öğrendiğimiz “Ayasofya’nın Derinliklerinde” belgeselinin yaratıcısı
Göksel Gülensoy... Kendisiyle yapılan röportajlarda söylediği gibi Ayasofya’nın
onun gibi bir yazar tarafından kullanışmış olması bir şans.
Romanın
içeriği hakkında fikir vererek sizin heyecanınızı kaçırmak istemiyorum ama şu
kadarını bilin ki sizi İtalya’da başlayıp Ayasofya ve Yerebatan sarnıcında
biten kesintisiz bir heyecan ve bilgi fırtınası bekliyor. Simgebilim uzmanı roman
kahramanı Robert Langdon’ı özleyenler için bu kitap Melekler ve Şeytanlar’dan
sonra sanki bir devam niteliği taşıyor ve sizi sanki bir kitabı okuyorsunuz
gibi değil de bir devam filmi izliyormuşsunuz gibi sarsıyor.
Konusu zaten
güncel ve bir o kadar da manidar olan kitap, devamlı sizi şaşırtan fikir
oyunlarıyla heyecanı hiç düşürmeden son sayfaya kadar taşıyor. Türk turizmi
için de süper bir fırsat. Görüştüğüm birkaç turizmci arkadaş daha şimdiden
yurtdışında “İstanbul ve Cehennem Turları” başladığını ve bu furyanın hem
İstanbul, hem de Ayasofya için iyi bir fırsat olduğunu anlatıyor. Üstelik kafa
karıştırıcı kindar cümleler yerine gerçekçi ve övücü anlatımların göğsümüzü
kabarttığı kitap, bu yüzden de bir övgüyü hak ediyor.
İstanbul’da
oturan birkaç arkadaşımın, kitabı okuduktan sonra birkaç kez daha Ayasofya ve
Yerebatan Sarnıcı’nı ziyaret etmesini de düşünürsek, sanırım kitap gerekli
etkiyi yapmış görünüyor.
Benim naçizane
tavsiyem, eğer yazarın diğer kitaplarını beğendiyseniz bu kitabı da
beğeneceğiniz yönünde. Birde Ayasofya’yı ve Yerebatan Sarnıcı’nı tarihi
içindeki farklı bir kültür gözüyle izlemek isterseniz bu kitap tam size göre.
Teşekkürler
Dan, teşekkürler “İnferno”…
Serkan Ertem
Dahi Beyin Blog