Zaman öyle hızlı akıp gitmekte, yıllar öyle çabuk geçmekte
ki payımıza düşen yaşam dilimini olabildiğince dolu dolu yaşamaya çalışmak
zorundayız. Acısıyla ve tatlısıyla… Hiçbir şeyi ertelemeden, yarın bırakmadan…
Çoğumuz öyle hayatlar tüketiyoruz ki, günlük akışın altında
ezilmiş, kendimizi ona teslim etmiş durumdayız. Adeta biz zamanı değil, zaman
bizi yönetiyor.
Şunu kabul etmeliyiz. Yaşamın her günü güllük gülistanlık
geçmeyecek. Başımıza iyi şeyler de gelecek, kötü olarak algıladığımız şeyler
de… Geçmişe dönüp hayıflanmak, pişmanlık duymak ya da tamamıyla geleceğe
endekslenip planlar arasında boğulmak elinizden bugünün gücünü alıp gider.
Bizim en büyük sorunumuz, anlardaki mutluluğu ıskalamak. Hayat öyle güzel ki,
anın güzelliğini, günün getirdiklerini hissetmeyi bilen bir insanın mutsuz
olacağına inanmıyorum.
İnsanın başına neler gelir hayatta! Ne sıkıntılar çeker; ne acılara,
kederlere katlanır; kazalara, ölümlere, yoksulluğun getirdiği sıkıntılara boyun
eğer. İhanete, iftiraya uğrar; hastalık, aldatmak-aldatılmak, gülmek-ağlamak,
sevinmek-üzülmek, ayıplamak-ayıplanmak, dışlamak-küçük düşürülmek arasında
gider gelir. Bunların hepsi biz insanlar içindir. Ancak insanın tecrübe
edebileceği ve tecrübe ettiklerinden öğrenebileceği hallerdir bunlar. Acı
çektiğinde için için ağlamayı da, mutlu olduğunda doyasıya gülmeyi de bir tek
insan başarabilir.
Ağlamak olmasa gülmekten nasıl keyif alırdık? Hastalık
olmasa sağlıklı olduğumuzda şükretmek hangimizin aklına gelirdi? Fakirlik
olmasa zenginlik anında israftan kaçınmayı akıl edebilir miydik? Bu yüzden
başımıza bir kötülük ya da zarar geldiğinde isyan edip hayata küsmek, kendimizi
yıpratmak yerine bu olaylardan bir şeyler öğrenmeye çalışmak ve hayata pozitif
bakmak gerekir. En kötü durumda olan bir insanın bile yaşamdan zevk alacağı bir
nokta vardır. Önemli olan, yaşamda gizlenen ve keşfedilmeyi bekleyen bu noktaları
bulmaktır.
Tüm dertlere ve sıkıntılara rağmen bu güzel hayat yaşanmaya
değer. Allah’ın bize bahşettiği o sonsuz güzellik ve nimetlerin yanında sıkıntılar
ve dertler bir hiç sayılır.
Sabır, Yüzünü Ekşitmeden Acıyı Yudumlamaktır
Sürekli endişe içinde hep dünle yaşarken ve yarının kaygısı
içinde kaybolurken en önemli günü unutuyoruz: bugünü. Dün dünle gitmiştir.
Yarın ise ne olacağı belli değildir. Bu durumda bize bugünü yaşamak kalıyor.
Biz istesek de istemesek de
hayatta bizim payımıza düşen acılar olacak. Bunlara karşı en büyük, zamanla
daha da kıymetlenen ve güçlenen silah ise sabırdır. Sabır sineye çekmek değil;
acıyı yaşamayı, ondan bir şeyler öğrenmeyi başarmak ve acının dinmesi için
kendine zaman tanımaktır. Izdırabın şiddeti geçtiğinde dilimizde kalacak buruk
tadı beklemek, huzurun öncesinde yolumuza çıkan sert rüzgarların dinişini
izlemektir…
“İnsanı ihtiyarlatan
zaman değil, gerçekleşmemiş hayallerdir.” Her zaman genç kalmak istiyorsanız,
gerçekleşmemiş hayallerin peşinden sürüklenmek yerine, hayallerinize sahip
çıkmayı bilin!
Gelin günümüzü dolu dolu yaşayalım. Çünkü zaman hızla akıp
geçiyor. Ve ömrümüz tükeniyor. Yaşayamadığımız her an, her saat, her gün
ömrümüzden gidiyor ve bunun geri dönüşü yok. Yaşamınızı şarj edilemeyen ve ömrü
belli olmayan bir pil farz edin ve ona göre yaşayın…
Onur Dinçer
onurdincer@turkiye.net
Kaynak: www.gencgelisim.com