Spot: Görsel zekânızı geliştirdiğiniz
taktirde vücudunuzdaki her hangi bir organınız eksik olsanız yine de başarıya
ulaşabilirsiniz.
İnsan iradesini
kullandığı ve çalıştırdığı gibi, aklını da kullandığı zaman dünyada zor diye
bir şey olmayacaktır. Beynini doğru kullanan ve geliştiren insan, düşünce
geliştirme yollarını bilen insan, devamlı beynini ve düşüncesini geliştirince
kendisi ile beraber çevresinin de yavaş yavaş geliştiğini görür. Ama gördüğünü
sanan ama aslında bakar kör olan binlerce, on binlerce insan, bu dünyada 70-80
yıl yaşar da, ne için yaşadığının
farkına varamaz. Böylesi bir bireyin beyni 10 yaşındaki insanın beynine eşdeğer
gelişme gösterir. İnsan olarak bu dünyadan sadece evlatlar ve servet bırakarak
ayrılır. Evlatları da o serveti yeme derdinden anne ve babalarını hayırla yâd
etmeyi bırakın ismini bile hatırlamadan çocuklarına bile anlatamadan bu
dünyadan ayrılır.
Eskiden sadece biyolojik
ve aklı zekâ olduğu sanılırdı. Ama günümüzde çoklu zekâ kavramları ortaya
atıldı ve insanlar zekâlarını geliştirmek için, beynin gücünü geliştirmeye
başladı. Kişisel gelişim kitapları ve dergileri okumaya, seminerlere katılmaya
başladılar. Bu da onların zekâlarını geliştirmelerine yetti.
GÖRSEL ZEKÂ
Görsel zekâ insanın görebildiklerini
doğru algılaması ile alakalı bir zekâ türüdür. Bakan ama göremeyen insanların
ne kadar zararda olduklarını, yaşamanın farkına varamadıklarını gösterir. Bu
yüzden bilinçli insanlar beş duyularından birisi noksan olan insanların
kendileri kadar akıllı olmadıklarını sanırlar. Hâlbuki gözleri ile göremeyen
insan, belki de kalbi ile görür, beyni ile görür. Beyni sağlam olan insanlar,
beynini kullanabilen insanlar bir duyuları noksan ise öteki duyuları ile o
duyularının noksanlığını avantaja dönüştürebilirler. Görme engelli bir insanın
seslere ve koklamaya ağırlık vererek gelişmesi buna örnektir.
Geçtiğimiz günlerde bir
gazetenin haberinde 25 yaşında görme engelli bir insan koklama ve işitme
özelliklerini geliştirerek dünya turu yaptığı ve bu gezisini koklama ve işitme
duygularını ön plana çıkararak yazacağını belirtmekteydi. Bu sadece 5 duyusu
sağlam olanın iyi şeyler yapacağını zanneden insanları hayrete düşürür. Hâlbuki
görmeyen, duymayan insanın beynini kullanarak zayıf ve güçlü yönlerini telafi ederek
nasıl başarılı olduğunu gösterir.
Görsel zekâsını güzel
kullanan ve hayatta başarılı olan bir insan olarak Görsel Zekâdan nasıl
faydalandığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
GÖRSEL ZEKÂ İLE BAŞARIYI
YAKALAYAN İŞİTME ENGELLİ
Ben 1979 yılında Tokat’ta
Pazar Ortaokulu’na giderken şiddetli bir menenjit hastalığına yakalandım. Bu
hastalık nedeniyle ailem benim tedavim için, Pazar, Tokat- Samsun’u gezerek doktorlardan
çare aradı. Ama hastalığı yenmeme rağmen ben işitme engelli olarak kalmıştım. Okulda
başarım da yavaş yavaş gerilemeye başladı. 3 yıl içerisinde gerileme o kadar
safhaya geldi ki lise’ye başladığım zaman, 2 sene üst üste sınıfta kalmıştım.
Bu okuldan 2 sene ayrı kalmak bana zor gelmişti. O zaman şimdiki gibi Açık Liselerde
bulunmuyordu.
Bir gün düşündüm, her şey
seslerden ibaret değildi. Önümüzde okuyabileceğim bir sürü kitap vardı. Eğer
duymadığım halde derslere düzenli girersem ve hocalarını anlattıklarını ve
tahtaya yazdıklarını izleyebilirim diye düşündüm. Zaten hocaların anlattıkları
kitaplarda yazıyordu. Eğer ben, arkadaşlarımın bir defa okuduğu metni birkaç
defa okursam başarılı olurum diye düşündüm. Yani Görsel Zekâmı kullanırsam
bayağı başarılı olurdum. Okumaya bir başladım, pir başladım. Ortaokulda şiir ve
kompozisyonda dereceler bile yapmaya başlamıştım. Bir öğretmenimin önerisi ile
yerel basınla tanıştım. Sadece okumakla kalmıyor, okuduklarımı da düşünerek
yazan bir işitme engelli olarak başkaları ile de paylaşmaktaydım. Tüm bunlar
Görsel Zekâmı geliştirmem ile oldu.
Lise de 2 sene sınıfta kalan ben 2 kere
Üniversite okumanın ve 3 kitap yayınlamanın zevkini tadan görsel zekâsını
geliştiren bir işitme engelli olmuştum.
Görsel Zekâ işaret dili ile
anlaşan işitme engellilerde daha da önem arz etmekte. Ben işitme engelimle
alakalı özel eğitim almadım. İşaret dili de öğrenmedim. Yaptığım tek şey
okumayı sevmekti. Yani görsel zekâmı okuyarak ve gözlemler yaparak geliştirdim.
Fizyonomiyi çözmüştüm. (Fizyonomi: İnsanların yüzüne ve davranışlarına bakarak
kişiliğini öğrenmek)
Görsellik, insanımızın televizyona bağlanmasına
neden olmaktadır. Okumayı sevmeyen bir toplum, daha çok izlemeye bakar. Türkiye’de,
okumaya vakit ayırmayan insanlar, izlemeye daha çok vakit ayırır. Ülkemizde 4
milyon kişi tarafından izlenen filmlere rağmen 1 milyon satan kitap yoktur.
Hâlbuki gelişmiş ülkeler görsel zekâlarını izlemekten çok okumaya yönlendirerek
bilim de gelişmekteler.
Görsel Zekâsı düzeyi
yüksek çocuklar daha küçük yaşlarda zekâ seviyesine göre yönlendirilirse,
okullarda başarısı artarak hayatta da benim gibi zayıf yönleri ile güçlü
yönlerini dengeleyerek; hayatın onlara zorlukları kolaylık haline
getirebilirler. Bu yüzden engelli çocuğu olan aileler o tür engelli olup da
hayatta başarılı olmuş engellilerle çocuklarını kaynaştırarak onların hayata
bağlanmasına destek olabilirler.
Bu yüzden işitme engelli
okulları, görme engelli okulları başarılı işitme engellilerle, başarılı görme
engellileri okullarına davet ederek, öğrenci velileri ile kaynaşmalarını
sağlayarak hem kendileri pozitif enerji alırlar hem de öğrenciler ve veliler.
Görselliğimizi artıran
bir dünyada yaşamak dileğiyle
Turan YALÇIN
Kaynak: www.turanyalçın.com