İnsan beyni dış dünyadan gelen uyarıcılarla şekillenir.
Işığı görür, sesi duyar, dokunuşu hisseder, kokuyu koklar ve tad alır. Ancak
bunları yaparken sadece gördüğümüzle kalmayız. Ya da duyduğumuzla,
hissettiğimizle, kokladığımızla ya da tattığımızla. Gördüğümüz her şey, görme
anındaki (farkına vardığımız ya da varmadığımız) çok özel algılarla birlikte
hafızaya alınır.
Bir kadını görürüz. Ama beyin o kadını, o andaki sesi,
kıyafeti, parfümü, görevi, dini ve etnik özellikleri ile birlikte kaydeder.
Üstelik buna bir de o kadını gördüğümüz mekan ve zamanı da ekleyerek, barkod
benzeri bir kodlama ile sistemi ile gördüğümüz kadın ile ilgili özel bir dosya
oluşturur ve onu paket olarak saklar.
Mesela k endimizi
çok kötü hissettiğimiz bir anda, depremde, yangında veya herhangi bir doğal
felaket anında gördüğümüz kadın, normal olarak mutlu bir anda gördüğümüz
kadından çok farklıdır. İflas ettiğimiz gün, kanser olduğumuzu öğrendiğimiz
gün, sınıfta k aldığımız ya da
boşandığımız gün gördüğümüz kadın, en mutlu anımızda gördüğümüz kadından çok
farklı bir kadındır.
Normal zamanda “ya şunu bana versene” diye seslenen bir
arkadaşımıza “elbette, buyur” diye cevap verirken, en kızgın anımızda, aynı
titreşimlere ve dalga boylarına sahip “ya şunu bana versene” sesi, beynimizi
tırmalıyan ve bizi öfkeden kudurtan bir ses halini alabilir. Ses aynı ses, ama
tepkiler farklı. Görüntü aynı görüntü ama tepkiler farklı. NLP’de bunun adına
çıpa dediğimiz çok özel uyarıcılarla açıklıyoruz. NLP’de ruh halinizi etkileyen
ve sizde psikolojik bir değişiklik yaratan uyarıcıya çıpa diyoruz. Hayatımızın
sahibi olan bilinçaltımızda her an uykumuzu ve uyanık halimizi kameraya alan
sayısı kameralar vardır. İçerideki kameralar biz uykudayken bile çekimdedir.
İlk okul yıllarında yaptığımız “uyuyan arkadaşımızın yanında su sesi çıkartma”
testini hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Test işe yarar ve uyku dışarıdan gelen
uyarıcılara tepki verir ve rüyaların akışı değişir.
Normal hayat ta
da uyanıkken olan bundan pek farklı değildir. En sevdiğimiz arkadaşımızla
gittiğimiz yemekte, masanın örtüsünden restoranın dekorasyonuna, garsonların
isimlerinden fonda çalan müziğe kadar bilinçaltı bunları topyekün (paket
olarak) kaydeder ve depolar. Ama sevgilimizin gözlerine bakıp, okyanusları, hayat ı, geleceği ve pempe pancurlu evlerde oynayan
çocukları görmekten, arka fonda çalan müziği duymaya pek vakit yoktur. Çünkü
bilinçli beynimiz, tüm bilincini aşkın kör olmuş gözlerine vermiş ve gözlerini de aşkının gözlerinde
kaybetmiştir. Ama olsun yine de kayıt devam eder. Ve siz gittiğiniz yerin
lokanta mı, yoksa sahilde balık ekmek yediğiniz tekne mi olduğunun bile farkına
varmamışken, 2. gün dinlediğiniz bir müzik birden bire sizde psikolojik bir
uyarıcı etkisi gösterir. Ve birden bire sevgilinizi hatırlarsınız. Aslında
duyduğunuz müzik sizin tarzınız olmasa bile, sevgilinizle başbaşa yediğiniz
yemek boyunca çalan müzik, bilinçaltınızda o anda yaşadığınız anın
muhteşemliğinden dolayı muhteşem bir müzik olarak çoktan kodlanmıştır bile. Ve
siz farkına varmadan o gün dinledikleriniz beyninizin hit 10’u oluverir.
Yedikleriniz hatır için yeseniz bile en sevdiğiniz yemekler haline
gelebilir. Ve en sonunda k endinizi; “şurası göz göze geldiğimiz yer”
şarkısına k aptırıp, bana her şey
seni hatırlatıyor mısralarında sanal hayat a
adım atabilirsiniz. J
Japon Honda Fabrikalarının kurucusu SoichiroHonda 8 yaşında iken Ford T marka bir
otomobilin peşine takılır. Otomobillere o kadar çok merakı ve sevgisi vardır
ki, 15 dakika araba nereye, Soichiro Honda oraya. Sonunda otomobil biryerlerde durur. Soichiro Honda otomobilin yanına gider.
Ellerini sıcak kaputun üstüne koyar. Ve motordan yere damlayan yağı koklar.
Burnuna gelen koku, tam bir parfüm gibidir. Ne demiştik. Kokladığınız şey çok
kötü bir koku olabilir. Ama o koku eğer hayat ta
en çok sevdiğiniz otomobillerin yanık yağ kokusuysa? Dolayısı ile Bay Honda,
koku ile ilgili sensörlerini araba ile ilgili mükemmel ve muhteşem hisleriyle
sarmalar ve o şekliyle en güzel bir anı olarak paketler. Bu anektoda bakarak
Honda fabrikalarında, arabalarında ya da elemanlarında Bay Honda’nın en çok
değer verdiği özelliği tahmin edebilirsiniz. Ve onun evliliğinin nasıl olduğunu
da…
Peki elimizde olmadan hayat ımızı
şekillendiren çıpaları, elimizde olacak şekilde planlı bir şekilde kullanarak,
istediğimiz sonuçları almanın bir yolu yok mudur? Elbette var. ÖSS terapi işte
tamı tamına öyle bir şey.
Arabaları sevmeyen birisi için yanmış motor yağı ne ise,
öğrenciler için sınav, okul, öğrenci, öğretmen, ÖSS, üniversite, ders, sınıf,
sıra, tahta, çalışmak, test, deneme, seviye tesbit… v.s. v.s. de aynı şey.
Sonuçta k oşuldukları Gladyatör
arabalarındaki yarış atı pozisyonlarından hiç de memnun değilder. Hayatları 180
dakikaya bağlı. 10-15 yıl, sadece ve sadece bu 180 dakika için yaşamayı,
içlerine ve insanlıklarına sindirememiş durumdalar. Sınavın s’sini
gördüklerinde, testin t’sini gördüklerinde midelerinin bulanması, içlerinin
kararması boşuna değil. Bütün bunlar onların beyinlerinde stes ve gelecek
kaygısı ile birlikte çıpalanmış ve paketlenmiş. Arşivlerinde sınav dendiğinde,
olumlu anılarını çağırabilecekleri bir kayıt sistemi yok.
İşte bu amaçla, sınava girecek öğrenciler için “ÖSS
terapi” diye adlandırdığım çok özel bir beyin programlaması öneriyorum. (Bütün
bu uygulamaları sessiz sakin bir ortamda yapmanızı öneriyorum) Sınavda k ullanacağınız çok özel bir kurşun kalem edinin.
(Özellik ifademden ne anlıyorsanız odur. Ama bu konuda birkaç ipucu
verebilirim. Mesela en sevdiğiniz kişiden size o kalemi hediye etmesini
isteyebilirsiniz. Görüntüsü en çok hoşunuza giden kalemi seçebilirsiniz.
Yumuşak uçlu olmak kaydı ile, kalitesi, rengi ve görüntüsü ile ilgili özel bir
seçimde bulunabilirsiniz. vs.)
1. Bu kalemin görüntüsüne dikkatlice bakarken, aynı anda başarılı
olduğunuz mükemmel bir sınav anını düşünün. (aslında NLP’de en mutlu anınızı
düşünün de diyebilirim. Ama en mutlu olduğunuz an, eğer okul dışı bir etkinlik
ise, aynı anda sizi okul ile ilgili hedeflerinizden de soğutabilir) Kaleme her
bakışınızda, en başarılı sonucu aldığınız bir sınav anını düşünün. En mutlu
olduğunuz, en sevindiğiniz, en muhteşem duygulara k apıldığınız
geçmiş bir sınav anını düşünün. O anda gördüklerinizi görün, duyduklarınızı
duyun, hissettiklerinizi hissedin. Kaleme her bakışta o muhteşem anı düşünmeyi
tekrarlayın.
2.
Kalemi yazı yazma pozisyonunda 3
parmağınızla yumuşak bir şekilde tutun. Tutma hissi, dokunma hissi
parmaklarınızın ucundan beyninize doğru yükselirken, yine aynı şekilde başarılı
olduğunuz mükemmel bir sınav anını düşünün. En mutlu olduğunuz, en
sevindiğiniz, en muhteşem duygulara k apıldığınız
geçmiş bir sınav anını düşünün. O anda gördüklerinizi görün, duyduklarınızı duyun,
hissettiklerinizi hissedin. Kaleme her dokunuşta o muhteşem anı düşünmeyi
tekrarlayın.
3.
Kalemi yazı yazma pozisyonunda 3
parmağınızla yumuşak bir şekilde tutun. Bu sırada k aleme
özel bir ses verdirecek şekilde (mesela k ol
saatinize tıklatarak ya da sıraya, kalem traşa v.s. bir şeye tıklatarak
kalemden bir ses çıkartın. Kalemin sesini her duyuşunuzda, en mutlu olduğunuz,
en sevindiğiniz, en muhteşem duygulara k apıldığınız
geçmiş bir sınav anını düşünün. O anda gördüklerinizi görün, duyduklarınızı
duyun, hissettiklerinizi hissedin. Kalemden her sesi duyuşta, o muhteşem anı
düşünmeyi tekrarlayın.
4.
Kalemin arka
k ısmına en sevdiğiniz parfümden hafifçe sıkın. (Parfümü
kalemi tuttuğunuz yere sıkarsanız, parfümdeki yağ v.s. dolayısı ile eliniz
kayganlaşabilir. Ve bu durum sizde bir rahatsızlık yaratabilir. Bundan korunmak
için parfümü kalemin arka k ısmına
yakın bir yere sıkabilir, ya da k alemin
silgi kısmının 2 parmak altına yere parfüm sıktığınız bir ipliği
sarabilirsiniz) Kalemin kokusunu her kokladığınızda, en mutlu olduğunuz, en
sevindiğiniz, en muhteşem duygulara k apıldığınız
geçmiş bir sınav anını düşünün. O anda gördüklerini görün, duyduklarınızı
duyun, hissettiklerinizi hissedin. Kalemden her sesi duyuşta, o muhteşem anı
düşünmeyi tekrarlayın.
5.
Kalemin silgi kısmına en sevdiğiniz
gıdadan bir parça sürün. J Aman dikkat, sarmısaklı çemen en sevdiğiniz gıda olabilir ama siz
sınava girecek arkadaşlarınızı da düşünüp, mesela bir parça çikolata ile durumu
kurtarabilirsiniz. Bu hem beyninizin daha iyi çalışmasına, hem de çıpanın
amacına ulaşmasına yarayacaktır. Kalemin arkaındaki çikolatayı ( ya da çikolata
sürülü yeri) her yaladığınızda, en mutlu olduğunuz, en sevindiğiniz, en
muhteşem duygulara k apıldığınız
geçmiş bir sınav anını düşünün. O anda gördüklerinizi görün, duyduklarınızı
duyun, hissettiklerinizi hissedin. Kalemi dudaklarınıza her götürdüğünüzde, o
muhteşem anı düşünmeyi tekrarlayın. Şimdi artık kalemi 3 parmağınızla hafifçe
sıksanız bile aynı muteşem duyguların oluşmasını gözlemleyin. Artık kalemi her
tutuğunuzda muhteşem anlarınızı yaşayacak ve sterinizi yok edeceksiniz.
Sınavdan
önce bu egzersizleri her gün 3-5 kez tekrarlayın. Ama her seferinde aynı
şeyleri, milimi milimine hep aynı şeyleri yapmaya azami dikkat gösterin. Sınav
günü geldiğinde sabah kalktığınızda bu 5 maddeyi 1 kez tekrarlayın. Sınava
girdiğiniz anda (henüz sınav başlamadan önce) bir kez daha tekrarlayın. Ve
soruları çözmeye başladığınızda, sadece kalemi 3 parmağınızla hafifçe sıksanız
bile aynı duyguları yeniden yaşayacaksınız. Sınav süresince kah kalemi
parmaklarınızla hafifçe sıkarak, kah koklayarak, kah tadarak J ya da dikkatlice kaleme bakarak aynı duyguları yeniden
yaşayabilirsiniz.
Böylelikle,
adı stres ve kaygı ile özdeşleştirilmiş ÖSS Sınavını, en muhteşem anlarınızla
eşleştirmeyi başarmış oluyorsunuz. Bir soru çözerken kaygılanma yerine muhteşem
anlarınızı hatırlamış oluyorsunuz. Geçmiş başarılarınızı hatırlamış ve sınav
süresince bunları defalarca yaşamış oluyorsunuz. Beyninizde var olan bilgileri
dikkatlice kullanmak adına gerekli hormonları ihtiyaç duyduğunuz kadar
sakgılamış oluyorsunuz.
Bundan
sonra bir sınav kağıdı gördüğünüzde, geçmişteki olumsuzluklar yerine
gelecekteki başarılarınızı gördüğünüz muhteşem sınavlar diliyorum hepinize.
Başarılar.
Münir Arıkan
Dahi Beyin Blog