Mutsuz bir iş, mutsuz bir evliliğe benzer.
İş olsun diye bir işe girmek, üniversite kazanmış olmak için, bilmediğin,
sevemeyeceğin bir bölüme girmek, hayatınızı renklerini bulandırmak anlamına
gelebilir.
XVIII. Yüzyılın sonlarına doğru Benjamin Franklin,
Diderot ve Rousseau gibi düşünürlerin kitaplarında çalışmanın, sadece para
kazanma aracı olarak değil, aynı zamanda “insanın kendisi olması”nın bir yolu
olarak tanımlandığını görürüz.
Hayatımızın en önemli dönüm noktalarından
birisi olan meslek seçimi, yaşam biçimimizin de seçilmesi demektir.
Sevebileceğiniz bir meslek seçmeniz, sevgi ve mutluluk dolu bir yaşam tarzı
seçmiş olmanız anlamına gelir.
Mevcut durumu incelediğimizde kendine uygun meslek
seçmiş olan bireylerin toplumda işlerini severek yaptığını, mesleğinde
ilerlediğini, böylece hem coşkulu hem de mutlu olarak yaşadıklarını
görmekteyiz. Buna karşılık seçtikleri meslekleri yetenek ve ilgilerine uymayan
kimselerin çalışmaya karşı isteksiz olduklarını ve her zaman mesleklerini
değiştirme gayreti içerisinde olduklarını görmekteyiz. Bir de ülkemizdeki
ekonomik durum ve piyasa şartları artık bir şekilde seçilmiş olan mesleğin
değiştirilmesi güçlüğünü de ortaya koyuyor. Ülkemizin şartları henüz tam olarak
bilinçli bir meslek seçimi ile meslek değiştirme imkânlarını sunamıyor. Bu
bakımdan daha en başta bilinçli olarak sevebileceğimiz ve ömür boyu mutlulukla
icra edebileceğimiz, maddi ve manevi tatmin sağlayabileceğimiz bir meslek
seçmekte fayda var. Şunu da unutmayalım: “Üniversite
okumak size bir iş kapısı, iş garantisi sağlamaz.” İşe girmenin, iyi para
kazanmanın yolu sadece üniversite okumaktan geçmiyor.
Burada yanlış anlaşılmasın, üniversite okumayın demiyorum.
Aksine her birinizin en az bir, hatta iki üniversite bitirmesini ve en azından
yüksek lisans yapmış olarak iş hayatına atılmasını tavsiye ediyorum. Okumanın
sağladığı erdem, tecrübe, yetenek ve bilincin önemini burada anlatmaya
kalkışsam buraya sığdıramam. Ancak tekrar hatırlatıyorum: “İş bulmak için, iş garantisi sağlamak için, zengin olmak için
üniversite düşünüyorsanız, ileride hayal kırıklığına uğrama ihtimaliniz var.”
Önce seveceğin bir meslekte karar vermiş olman
gerekiyor. Bu seveceğin meslek sana üniversite okumanı gerektiriyorsa onu da
yap tabii ki… Üniversite bitirmiş ama işini sevememiş, hayatından bezmiş
sayılarca tanıdığım var. Üniversite okumamış, liseden sonra iş hayatına
atılmış, başarılı ve zengin tüccar tanıdıklarım da var. Tüm bunların yanında
üniversite bitirip zengin olan ama mutsuz olanlar, üniversite okumamış, iş
bulamamış ve mutsuz olan tanıdıklarım da var. Yani üniversite bitirmek ya
da bitirmemek mutluluğu garanti etmiyor. Neden, bilinçsiz meslek seçimleri…
İdeal olan, bilinçli olarak bir meslek
seçmek, o mesleğin yüksek öğrenimini görmek ve aktif olarak mesleğini
icra ederken, mesleğini hayatının en lezzetli bir parçası olarak
sürdürebilmektir.
Bilinçli olarak bir meslek seçimi yapmak, gelecekte
seveceğiniz bir işi yaparak size hem maddi hem de manevi tatmin sağlayacaktır.
İş mutluluğu, hayat mutluluğunun ana unsurlarından birisidir. Mutsuz bir
iş, mutsuz bir evliliğe benzer. İş olsun diye bir işe girmek, üniversite
kazanmış olmak için, bilmediğin, sevemeyeceğin bir bölüme girmek, hayatınızı
renklerini bulandırmak anlamına gelebilir. Öyle ya, çevrenize şöyle bir bakın…
KPSS’ ye ümitle girip de başarılı olduktan sonra memur olanların ya da öğretmen
olmaya hak kazananların televizyondaki sevinç çığlıklarına şahit olmuşsunuzdur
muhakkak. Öğretmenlik kuraları çekiliyor, ismi okunan genç kızımız sevinç
çığlıkları atıyor, sevinç gözyaşlarıyla yakınlarına sarılıyor… Ya sonra? Aradan
birkaç yıl geçtiğinde aynı kızımızı bitkin, bezgin, solmuş ve hayattan ümidini
kesmiş bir şekilde gördüğümüzde, “acaba ne oldu da sevinç çığlıkları ve
gözyaşları eşliğinde mesleğine hevesle başlayan arkadaşımız bu hale geldi?”
diye sormadan geçemiyoruz.
İş seçimi eş seçimi gibidir. Mutsuz bir iş hayatı
mutsuz bir evliliğe benzer. O halde âşık olacağınız bir meslek seçin.
Ömrünüz aşk dolu bir işle geçsin.
Meslek
seçimi yapmadan önce kendinize sormanız gereken sorular:
1. Ben neler yapabilirim? (Bireyin
yeteneklerinin belirlenmesi)
2. Ben neleri yapmaktan hoşlanırım?
(İlgi alanlarının belirlenmesi)
3. Karakterim nasıl? (Kişilik
özelliklerinin belirlenmesi )
4. Ben ne istiyorum? (İş değerlerinin
belirlenmesi)
5. İlgi duyulan mesleklerin
incelenmesi.
İnsanı çalışmak yormaz, angarya kabul ettiği ve
sevmediği işi yapmak yorar. Ünlü mucit Thomas Edison : “Hayatta bir gün
bile çalışmadım, hepsi eğlenceden ibaretti.” demiş. İşini sevenin ve
onu eğlence olarak kabul edenin canı sıkılmaz, aksine yaptığı işten zevk alır,
mutluluk duyar. İnsan, sevdiği ve yetenekli olduğu alanlarda çalışabildiği
takdirde yaşamdan zevk alacak ve başarılı bir birey olacaktır.
Selçuk Alkan
Dahi Beyin Blog