Konumuz; öyküsü kız istemelerinden
Osmanlı döneminde geçen çeşitli rivayetlere kadar uzanan, dumanında keyif tüten
bir içecek olan kahve ve sağlığımız üzerine etkileri. Dostlar ile beraber
yudumlandığı zaman tadına doyum olmayan, sıcak iklimlerde yetişip sohbetimize
tat katan kahve, ismini Etiyopya’nın Kaffa yöresinden alıyor.
Geçmişe gidip kısa bir araştırma yaptığınızda dünyadaki en iyi aromaya sahip olan Etiyopya kahvelerinin 10.
yüzyıldaki kullanılışının günümüzdeki alışkanlıklarımızdan biraz farklı
olduğunu görüyorsunuz. Kaynakları incelediğimizde, uzun yıllar meyveleri kaynatıldıktan sonra suyunun
tıbbi tedavilerde kullanılabilen sihirli içecek olarak anıldığını, hatta
tanelerinden un yapılıp ekmek hamurunun karılmasında kullanıldığını,
günümüzdeki gibi mis kokulu kahve çekirdeklerinin ateşte kavrulup ezildikten
sonra kaynatılarak içilmesinin ise ancak 14. yüzyılda gerçekleştirilebildiğini
görüyoruz.
Zaman geçtikçe ünü dilden dile, topraktan
toprağa yayılan, sohbeti ve fikir alışverişlerini gittiği her yere taşıyan
kahvenin İstanbul’a gelişi yaklaşık 500 önceye, Muhteşem Süleyman zamanına
dayanıyor. Vali Özdemir Paşa’nın saraya getirmesinden sonra saray ve İstanbul
halkının beğenisini hızla toplayan bu içecek, çok geçmeden tüccarlar
aracığılıyla Venedik, Marsilya ve Londra gibi farklı şehirlere taşınıyor.
Günümüzde İtalya’ya özgü espresso, Fransızlara özgü cafe au lait, Viyana’ya
özgü viennese, Türklere özgü türk kahvesi dışında americano, latte, mocha,
macchiato, santos, sumatran gibi çeşitleriyle beğenimize sunulan kahve, sadece muhabbete tat katan, damak
tadımızı okşayan bir içecek olmakla kalmayıp sağlığımıza da farklı katkılar
sağlıyor.
Muhabbetin
Bahanesi Kahvenin Yararları
Kahvenin içinde
farklı kimyasal maddeler olsa da yapılan çalışmalarda kafeinin sağlık üzerine
etkisine ağırlık verilmiştir.
·
Zihinsel sağlık üzerine etkisi: Yapılan bazı araştırmalarda kahvenin bireylerin daha
hızlı düşünmesini sağlama ve hatırlama yeteneğinin artmasına yardımcı olduğu
gösterilmiştir. Hatta bir rivayet şöyledir ki, 8. yüzyılda keçilerini otlatan
Khaldi adlı Habeşistanlı çoban, keçilerin bu küçük kırmızı meyveyi yedikten
sonra canlandığını, her zamankinden daha hareketli olduğunu bildirmiştir.
·
Diyabet üzerine etkisi: Bu konuda farklı bilim adamları farklı doğruları öne sürmelerine
rağmen, son olarak İngiliz bilim adamları kafeinsiz kahve içen bireylerde tip 2
diyabet riskinin azaldığını ve bu azalmanın kahvedeki kafeinden dolayı değil,
mineral içeriğinden dolayı olduğu göstermişlerdir.
·
Çağın hastalığı kanser üzerine etkisi: Güçlü bir antioksidan olması sebebiyle kanser riskini
azalttığı ve kahve içen kişilerin karaciğer kanserine yakalanma riskinin
düştüğü savunulmaktadır.
·
Parkinson hastalığına etkisi: Kahve tüketen kişilerde Parkinson hastalığının görülme
yüzdesinin kısmen azaldığı çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Derya Zünbülcan
Dahi Beyin Blog