Sizin dışarıda çeşitli etkinliklerde bulunmanız için çok
çeşitli sebepler bulunmaktadır. Bunların derinliğine incelenmesine gerek yoktur
çünkü işinde yükselen insanlar olarak bunları nedenlerini bulmanız zor olmaz.
Dışarıda çeşitli etkinliklerde bulunmanın sonu da yoktur. Ama bu konuda
dikkatli olmazsanız, iş yaşamınız ve aile yaşamınıza ayırdığınız zaman arasında
çeşitli karmaşıklıklar ortaya çıkabilir.
Diğer taraftan, sosyal
etkinliklerden tamamıyla kendinizi soyutlayamazsınız. Küçük topluluklarda
bulunan iş adamlarının pek fazla seçme şansı yoktur. Toplum, burada size
verdiği desteğin karşılığını bekler. Bu nedenle sosyal etkinliklere katılım
sayesinde karşılıklı yarar sağlarız. Yükselmekte veya daha da profesyonel
olmaya çalışmakta olan insanlar, sahip oldukları niteliklerde toplumda
ellerinden geldiği kadar fazla kişiye kendilerini kanıtlama için çaba sarf
ederler.
Bu durumda orta karar olup olamama
sorunu ortaya çıkar. İş dünyasında harcadığınız zaman ile dışarıda geçirdiğiniz
zamanın planlanmasını çok iyi yapabilmelisiniz.
Sizden iki ya da üç ay sonraki bir
toplantıya katılmanızın istenmesi normal bir zaman tuzağıdır. Programı
oluşturan başkan, sizin yapacağınız bir konuşma olmadan veya organizasyon
komitesinde etkin katılımınız olmadan toplantının amacına ulaşmayacağında ısrar
eder. Bir iki ay için yapacağınız çok önemli işler olmaması veya toplantının
iptal edeceği beklentisiyle, birdenbire oradan söz vermiş olarak ayrılırsınız.
Bir sabah işiniz ve eviniz
arasındaki normal yaşamınıza devam ederken, kapı çalar ve size bu katılımı
hatırlatan bir mektup gelmiştir. Ama bunu unutmuşsunuzdur ve içinizden bu işe
hiç bulaşmamış olmayı bir kez daha geçirirsiniz. Bir iş adamının sekreteri bana
patronunun günde en az üç kez bu türde toplantıya girdiğini ve bir çok şeyi ona
kendisinin hatırlatmak zorunda kaldığını söylemişti.
Halk görüşleri uzmanı Elmo Roper
bana bu konuda şunları söylemişti: “Benim bu konuda karşılaştığım en büyük
sorun, bir arkadaşım beni bir toplantıya konuşmacı olarak çağırdığında ona
“hayır” diyememek. Bu nedenle gerek şehir içi gerek şehir dışından pek çok
toplantıya katılmak ve o toplantılar için konuşmalar hazırlamak durumunda kalırım.
Bir toplantıdan diğerine koşuşturmaktan kendi günlük ve haftalık işlerimle
ilgili yaptığım program da sürekli aksamalara uğrar.”
Bu nedenle yeni katılım davetlerini
kabul etme ve geri çevirme koşullarını akıllıca değerlendirebilmek için iyi bir
zaman programı yapmaya ihtiyaç duymaktayız. Günlük zaman programımızı, yirmi
dört saat üzerinden şu şekilde yapmalıyız: Günde 8 saat uyku, 1 saat sabah ve
akşam kişisel temizlik gereksinimleri, yemekler için günde 2 veya 3 saat, işe
gidiş ve işten geliş 1 veya 2 saat. Bu haftanın her günü, 20 ya da 22 saat,
mecburi olarak geçirdiğimiz zamandır. Kalan 2 veya 4 saati kişisel ilerlememiz
veya sosyal ya da ailemizle ve arkadaşlarımızla yaptığımız etkinliklere
ayırırız. Bu çok fazla bir zaman değildir ve kontrollü kullanmamız gereklidir.
Günlük bu 2 veya 4 saatin yanında,
hafta sonunda kazandığınız zamanı da kişisel gelişmeniz ve sosyal
etkinlikleriniz için değerlendirmelisiniz.
Dış etkinlikleriniz için bir zaman
programı yapmanın size kazandıracağı iki kazanç bulunmaktadır: birincisi,
işinizden uzak kaldığınız bu zamanı iyi değerlendirmek için daha dikkatli
düşünürsünüz. İkincisi de, çeşitli gereksinimler karşınıza çıktığında onun
üzerinde düşünmek ve gerekliyse o konuda çalışmak için düzenli zamanınız olur.
Devi Uyandır/Lilay Koradan/Akis Kitap
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder