Kötü ve
başarısız olduğunuz hissine kapılıp, diğerleriyle aranıza uçurum koymayın.
Çünkü bütün insanlar dönem dönem, belki de uzun bir dönem olmaması gerekeni
yapmışlardır. Ama her insan bir tek kendisi olduğu için, diğerlerini hep farklı
görüp kendisini, kenara atılmış duygusuna kaptırır. Bu ruh hali, bir “tek”
olmanın getirdiği belki de zaman zaman olması gereken bir histir.
Başarısızlıklarınıza
bakıp asla üzülmeyin. Kimse yüzde yüz başarılı değildir. Diğer insanların da
benzer sorunlar yaşadığını aklınızdan çıkarmayın. Tek başarısız veya tek
sorunlu insan siz değilsiniz. Önce yaşamı güzel görmeye alışın. Karşınıza çıkan
her insanın sizden, büyütülecek kadar farklı bir yönü yoktur. Unutmayınız ki
huzur, gün batımını görmek ve kime şükredeceğini bilmektir. “İnsanın yüreğinde
yanan ateş parlak değilse yürekte kurum birikir.” diyor Maksim Gorki. Kendinize
layık olduğunuz değeri verin ki etrafınızı da aydınlatasınız. Her insanın
yüreğinde parlak bir ateş vardır. Ancak kimisi bu ateşi söndürürken kimisi
aydınlığa giden yolda taşıdığı sorumlulukların bilincinde olarak yaşamı sever.
“İnsan kendinde, kendinden daha büyük olan bir şeyi taşıyandır.” Derken Saint
Exupery, yüreklerimizdeki aydınlık tünelini ifade etmeye çalışmıştır.
Hayatta önemli
olan ileriye bir adım atmak ve elimizden geleni en iyisini yapmaktır. Değilse,
kendimizi değersiz görmek, “Mutlu olmak istiyorsan olmayacak düşüncelerle
kendini üzme!” diyen Rochefaucault’a kulak vermeyi gerektirir. Kendine
güvensizlik, başta gereksiz bir düşüncedir.
Kendine güvenin
altında bazen olayları doğal karşılamak yatmaktadır.a Epiktetos bu durumu şöyle
ifade ediyor:
“Dünyada olup
biten her şeyde, olayların istediğimiz şekilde gerçekleşmesini dilemek yerine,
olayların olması gerektiği şekilde gerçekleşmesini istediğinizde huzura
kavuşacaksınız.”
İnsanın kendine
değer vermesi, bazen olayları akışına bırakıp, irdelemesiyle doğru orantılıdır.
Çünkü, burada asıl olan “insan” kavramıdır, elde edilecek “kazanç” kavramı
değildir. Mark Twain bunu farklı açılardan ele almış ve şu ifadeleri
kullanmıştır:
“Eğer bir dış
etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona
verdiğiniz değerden ileri geliyordur. Onun da her an ortadan kaldırma gücünüz
vardır.”
Arada bir
hatalarımıza rağmen kendinize gülebiliyor ve kendinizi sevebiliyorsanız siz
yaşamın ve mutluluğun kıyısında değil, tam ortasındasınızdır.
Hayatta
karşınıza çıkan olumsuzlukların ancak yüzde onu başkaları tarafından gelen
olumsuzluklardır. Yüzde doksanı ise hep kendimizin yarattığı olumsuzluklardır.
Nedense onca olumsuzluklar yaşamamıza rağmen bu olumsuzlukları hayatımızın bir
parçasıymış gibi ömrümüzün sonuna kadar yaşarız. Bunun sebebi kendimize değer
vermeyişimizdir; değersizlik ise özgüven kaybından meydana gelir. İnsanların
çoğu sadece yaşadıkları olumsuz olaylara ağlarlar, olay bitip gittiği zaman da
sanki tekrar gelmeyecek garantisi varmış gibi ondan gereken dersi gereken sebep
sonucu çıkarmayız. Ve bir müddet sonra aynı olay başımıza gelir. Bu hep böyle
devam eder gider. Biz hep aynı sorunları çözmekle debelenir dururuz.
Lilay Koradan
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder