Üniversiteye hazırlanan her öğrencinin önünde engeller vardır. Bu engeller iki tanedir.
Bunlardan birisi öğrencinin dış çevresi, özellikle arkadaşlarıdır. Üniversiteyi kazanma umudunu kaybetmiş karamsar arkadaşlar birinci sıradaki engellerdir.
Kazanmak konusunda uzaktan yakından bir umudu olmayan arkadaşlar...
Sizin ders çalışmanızı ve kazanmanızı istemedikleri için ders çalışmanıza engel olabilecek ne varsa onları yaparlar.Hatta çalışmanın o kadar önemli olmadığını söyler ve kazanmanın bu yüzden zor olduğuna dair bir yığın mazeretler bulmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bir önemli engel de etrafınızdaki insanlardan gelen telkinlerdir. Sizin iyi bir üniversiteyi kazanamayacağınıza, istediğiniz üniversiteye gidemeyeceğinize, istediğiniz başarıları kazanamayacağınıza dair sürekli telkinlerde bulunurlar. Sakin olun ve siz sadece hedefinize odaklanıp kazanacağınıza inanın. Sadece sizin inanmanız yeterlidir. Unutmayın ki neyi düşünürseniz onu yaşarsınız. Bir diğer tehlikeli engel de cazibesiyle saatlerce başınızı kaldıramadığınız televizyon… O dizi senin bu dizi benim, eğlence programları vb. "Şu program beş dakika izleyeyim tekrar oturup ders çalışacağım" düşüncesiyle başlayan, televizyon başına oturup harcadığınız onlarca saat. Bunun yanı sıra sizin için çok önemli olan zamanınızı çalan internet ve tam odaklandığınızda bir arkadaşınızdan gelen bir çağrı ya da mesaj… Bunların geleceğinizi, hayallerinizi elinizden almasını engelleyecek güce sahip değil misiniz? Diğer engel ise kişinin başarı yolunda ördüğü duvarlardır.
Kazanamayacağınıza dair oluşturduğunuz inançlardır. Eğer kazanamayacağınızı, yeteri kadar zeki olmadığınızı, yeteri kadar çalışmadığınızı, okul puanınızın yeterli olmadığını düşünüyorsanız, içinizde bu telkinler varsa ne yazık ki kazanmazsınız.
Sizler bu engelleri aşabilecek güce sahipsiniz. Sizler isterseniz bu engellerin tümünü ortadan kaldırabilirsiniz. Üniversiteyi kazananlar özel ve çok zeki olduklarından değil, bu tür engelleri aşabildikleri için kazanmışlardır.
Hayatımızda sürekli bizi hedeflerimizden vazgeçmemiz için tetikleyecek barikatlar olacaktır. Sizler inanırsanız ve hedeflerinize odaklanırsanız engelleri görmeyebilirsiniz bile. Bu barikatların üstünden geçmeyi başarabilirsiniz. Böylece hedefinize bir adım daha yaklaşırsınız.
Sizlere önerimiz, kendi koyduğunuz sınırlarınızdan bir an önce uzaklaşmanızdır. Hedefinize ulaşmak için son bir adım kalmışken son anda vazgeçmeyin. Bunları yaparken Temel ve Dursun'un başına gelenleri de aklınızdan çıkarmayın sakın. Temel ve Dursun yüzmeye karar vermişler. Başlamışlar yüzmeye. Marmara ve Ege Denizi, Akdeniz, Cebelitarık Boğazı ve
Atlas Okyanusu derken New York yakınlarında Hürriyet anıtını gördüklerinde Temel Dursun' a şöyle demiş: "Dursun ben çok yoruldum, geriye dönelim."
Sizinki de böyle olmasın?
Hiçbir engelin, hiçbir tuzağın, hiçbir kurdun, hiçbir duvarın, hiçbir kapanın sizi durdurmasına izin vermeyin. Bütün engelleri aşmak için müthiş enerjiye sahipsiniz. O kadar çok emek harcayıp bu tip engellerin sizi yıldırmasına ise asla izin vermeyin. Bütün engellerin üstesinden gelebilecek güce sahipsiniz.
Leonardo da Vinci oluşturduğu eserlerle Rönesans sanatına yön vermiş, ünü, zamanı aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılarımızdan biridir. Bu meşhur sanatçının zorluklara bakış açısı şöyledir:
"Engeller ve zorluklar beni yıldıramaz. Her engel, beni dahi iyiye doğru kaçınılmaz bir değişime iter. Gözünü yıldıza diken kişi, kararını değiştirmez."
Engelleri aşarken, onların üstesinden gelirkenki ruh haliniz, bir sonraki engelde ne tip bir davranış kalıbı seçeceğinizi belirler. Bunu da hatırlamanızı tavsiye ederim.
Kaynak: www.gencgelisim.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder