Batılı Gözüyle Kanuni Hürrem Aşkı



Dünya tarihinde en büyük hükümdarlar arasında en büyük mevki almış olan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan hakkındaki bu yazı, bir ecnebi muharririn kaleminden çıkmış olduğu için ayrı bir kıymet taşımaktadır.
Akşamın karanlık kızıllığı Boğazın lâcivert sularına aksediyor. Etrafta gül kokuları var. Uzun boylu kara yağız birgenç sarayın mermer merdivenlerinden yavaş yavaş, haremdairesine açılan yola iniyor. Dehlizin dört kapı ile açılan duvarının önünde iri yarı harem ağası nöbet bekliyor. Vakurane duran nöbetçinin arkasında açılan kapıdan asil genç,nöbetçi ayrılınca bahçenin şen tarhları arasına karışarak harem dairesine ulaşıyor. Cariyeler gülrengi pancorlarda ve açık boyalı pencerelerde oynaşıyor. Sarayın muhteşem harem dairesinin geniş salonunda 300 cariye var. Güzellik bunların vücudunda binbir mâna, bürünmüş!.




300 GÜZEL CARÎYE ARASINDA 
Bütün varlığından asalet akan kara yağız genç 300 seçme güzelin arasında, küçük narin endamlı bir kızın önünde durakladıktan sonra hayranlıkla cariyeyi baktı. O sırada hürmetle yere bakarken, teshir edici bir yüz bütün aydınlığıyla meydana çıkıyor. İşte bu kadın, bu kudretli gencin aradığı ideal güzeldir. O, bu gencin talihini değiştirecek, hükümdarlığında saltanat sürecektir. Bunu müneccimler söylemiştir. Bunu bu dakikada kalbi ifşa etmektedir.


GÖZDELÎK SEMBOLÜ
Asil genç etrafına bakındı. Yanma yaklaşan harem ağasından kenarı oyalı ipek mendilini istedi. Kendisine sunulan mendili güzel kızın omuzuna bıraktı. Bu, Türk an'anelerine göre padişahın gözdesini anlatmak için kullandığı bir semboldü .Evet, bu asil genç Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleymandı. Narin endamlışahane gözlü güzel kız ise bir Rus piskoposunun kızı Roksellana«neş'e ve kahkaha perisi» idi. Onu bundan sonra Osmanlı tarihinde Hürrem Sultan ismiyle göreceğiz.Sultan Süleymanı ise bütün Avrupa, dünyaüzerinde Tanrının vekili, hükümdarlar hükümdarı, mü'minlerin ve kâfirlerin padişahı, Doğu ve Batının imparatoru, zafer hâtemi.Allahın gölgesi ve âlemde sulhün mübeşşiri muhteşem süleyman olarak göreceğiz.



SULTAN SELİMİN GÖZLERİNDEN TİTREMEYEN ÎNSAN!

O, tıpkı «ufkun enginlere çekilirken etrafta en uzun gölgeler yaratan güneş gibi» 8 sene'lik kısa saltanatı sonunda Türk imparatorluğunu iki misline çıkaran Yavuz Sultan Selim'in oğlu idi. Annesi Hafıza Hatun, Selim'i bakışları karşısında titremiyen yegâne insan oalrak tanınmıştı.Umumî bilgide ve askerlikte, en yüksek derecede yetiştirilen Süleyman, 1520 de babası öldüğü zaman Edirnede vali bulunuyordu.Süleyman tahta çıktığı zaman, Türklerin uğurlu rakamı olan 10 la karşılaşmıştı.çünkü kendi 10 uncu padişah. Müneccimler ona 10 adedinin bütün tılsımlı meziyetlerini anlatmışlardı: 10 tam adetti. Padişahın saltanatı da tam olacaktı. O, bütün ihtişamıyla dünyaları titretecek, uzun müddet saltanat sürecekti!.Sultan Süleyman tahta çıkınca uzak görüşlü olduğunu gösterdi. Hapsedilen 600 Mısırlıyı serbest bıraktı; malları müsadere len İranlılara haklarını verdirtti. O, bütün muhitle dost olmuştu.


ÜMİTSİZ BİR HARP!
Fakat etraftakiler padişahın gençliğinden tecrübesizliğinden faydalanmak istediler. Suriyede bir isyan başgösterdi. Asi Suriye valisi Şam'ı ve Berut'u zaptetti. FakatMuhteşem Sultan Süleyman Şam kalesi duvarlar altında 6 saatlik müthiş bir harple asileri teslime mecbur kıldı.Onun Osmanlı kanı galeyana gelmiştir mırıldanışlarını duyduğu Macarlardan aman talep etti. Onlar buna karşı Türk elçisini Buda'da işkenceyle öldürmekle mukabele ettiler ve zavallının kulaklarıyla burnunu İstanbula gönderdiler. Sultan Süleyman bütün gazabiyle harekete geçti. Macaristan'ın anahtarı olan Belgrad'a savlet etti ve önüne tesadüf eden kimseye insaf etmedi.Kanunî Sultan Süleyman, İstanbulu muhteşem camilerle süslerken, Topkapı sarayındaki güzel cariyeler arasında Roxellana'ya rastladı. Roxellana Rusyada Roqatino'ya hücum  ettikleri zaman esir edilmişti.




İKİ RAKİBİN ÇARPIŞMASI
Sarayda Roxellana'nm mümtaz bir mevki almıya namzet olduğu anlaşılıyordu. Bunu gören ve müstakbel hükümdar vaziyetide bulunan Şehzade Mustafa'nın annesi(Bahar Gülü) ismiyle meşhur Çerkeş kadınefendi.Roxellana'yı yanına çağırttı.
-Esir pazarında satılık et parçası! Demek bana rakip olmak istiyorsun!» diye haykırdı. Üzerine hücum etti Saçlarını yoldu; tırnaklarını geçirdi.Kanunî Sultan Süleyman bu feci hâdiseyi işitince kadın efendiyi yanına çağırdı ve bir daha böyle şeyler göremk istemediğini söyledi. Fakat o vakte kadar birinci gözde vazıyetinde bulunan kadınefendi, Roxellana geldikten sonraki vaziyeti bilmiyordu:

- Ben Rus kadınına, lâyık olduğundan az şey yaptım .Dedi, ben bir kadınefendiyim o bir cariyedir. Büyük devrin büyük padişahı, aradığı aşkı bulmuştu. Buna mukavemet etmek cinayet olurdu. Bunun için Çerkeş kadınefendiyi huzurdan çıkarttı. Aynı zamanda o, saraydan da çıkarılmıştı. Yanında yegâne teselli olarak oğlu ve memleketin göz bebeği Şehzade Mustafasından destek aldı.


HÜRREM SULTAN PADİŞAHIN KAPRİSLERİNİ TETKİK EDİYOR

Bundan sonra Roxellana Hurrem Sultan ismiyle, Osmanlı saltanatının en muhteşem: devresine «Muhteşem Süleyman» la birlikte hâkim oldu. O, padişahın hem kalbine, hem de kafasına hâkim olmuştu. Onun mizacım,, heveslerini, ihtiraslarını, en ince noktasına-kadar tetkik etmişti. Bunun için haremden çıkan emir, ferman haline geçmekte güçlük: çekmedi.Hürrem Sultan daima tahakküm plânları! hazırlar ve sevgilisi olan padişaha kabul ettirirdi. Sevgilisinin bir cihan fatihi olduğunu gören bu güzel kadın hilâlin salibe galebe çalarak, en uzak müşrik diyarlarına kadar uzanmasına çalıştı. Padişaha Rodos seferini açtıran da o oldu.




RODOS SEFERİ VE HURREM SULTAN
Avrupanın denizden Şarka açılan kapısı olan Rodos'un şövalyeleri, ortaçağ: asker ve muhafızlarıydı.Rodos'un şövalyeleribüyük «bir şecaatle Hıristiyanlığı müdafaa ediyordu. 1522 yazında muazzam bir Türk filosu Rodosu abluka etti. Rodos şövalyelerinin başında bulunan de L'isle Adam hemen müdafaa tedbirleri aldı. Müthiş mukavemet karşısın da Türk saflarında bir isyan başgösterdi. Çünkü bütün ada sanki çelikle kaplanmış, bütün tepeler istihkâmlarla planmıştı. Ağustos sonunda Sultan Süleyman bizzat adaya geldi; bütün mırıltıları susturdu; âsilere karşı kükredi: "Esirler! dedi. Çünkü size "asker" kelimesini kullanamıyorum. Nasıl insanlarısınız? Acaba Türk müsünüz?" Bu kelimeler bütün isyanı ortadan kaldırdı. Korkunç bir harpten sonra Rodos şövalyeleri reisi teslim oldu.



HÜRREM SULTANIN BÎR OĞLU OLUYOR
Tam bu esnada müjdeciler padişahın huzuruna çıktılar: Hurrem Sultan'm bir erkek çocuğu dünyaya gelmişti. Padişahın bu biricik gözdesi bu müjdeyle birlikte ona yeni tavsiyeler de göndermişti. Bunun üzerine Kanunî Sultan SüleymanRodos şövalyeleri reisi de L'isle Adam'a muhteşem bir hil'at hediye etti ve şövalyeleri de silâhları ve bütün mülkleriyle birlikte serbest bıraktı.Bu zaferden sonra, papa, Habsburg sülâlesi ve tüm taçlı Hıristiyanlar Şarka ve Türklere hayranlık ve saygıyla baktılar. Almanyadaki Protestan reformu Türklerin tamamıyla lehindeydi. Protestanlığın meşhur kurucusu Martin Luther «Türklerin Allahın gazabı olduğu, onlara mukavemet etmenin' din dışı bir hareket olacağı» şeklinde vaazlarda bulunuyordu.o sırada Kanuni Sultan Süleyman parçalanmış  Avrupa’nın ortasında, mukavemet eden Macar kralı Louis'in haddini bildirmeye karar verdi. 100,000 kişilik ordusuyla' Belgrat ve Sofya'ya akın etti. Sofya’da ordular ikiye ayrıldı. Bir kısmı padişahın çocukluk arkadaşı mühtedi İbrahim Paşa'nın emrine verildi, Mohaç'ta ordular Tuna'yı geçtiler. Harbin tehlikeli bir anında 32 Macar şövalyesi ya ölmeğe veya padişahı öldürmeye yemin ettiler. Fakat Sultan Süleyman’a yetişmeden birer birer öldürüldüler. Nihayet Macar kiralı beyaz atının üzerinde bataklığa saplandı. Üzerindeki zırhların ağırlığı altında boğuldu gitti.



HÜRREM SULTAN VE İBRAHİM PAŞA

Nihayet Acem seferinde de Hürrem Sultan büyük rol oynadı. Bu sefer esnasında, Hürrem Sultan'ın hiç sevmediği İbrahim Paşa ordunun başına getirildi. Kanunî şehir şehir üstüne alarak Bağdat'a yetişti. Fakat, İbrahim Paşa'nın münakalede gösterdiği beceriksizlik yüzünden, harp bir neticeye ermedi. Etrafında dağlar şeytanının Acem sihirbazları tarafından büyülenerek, Türk ordusu aleyhine çıkarıldığı rivayetleri dolaşmağa başladı. Kanunî Sultan Süleyman gözleri kardan yarı kör olmuş vaziyette yüksekliklerde İranlıların miğferlerini aradı. Ortada bir şey yoktu. Ordu mesafeler imtidadınca yorulmuştu. Nihayet Kanunî İstanbul’a dönünce, çarşı pazardaki halkın mırıldandığı cümleyi Hürrem Sultandan da işitti: İbrahim Paşa öldürülmelidir!»



ŞEHZADE MUSTAFA BOĞULUYOR
Paşa sarayda akşam yemeğine çağrıldı. Yemekten sonra yatağına çekildi; uykuya daldı. Fakat cellâdın bıçağı onu öldüremedi, boğuşma korkunç oldu. Nihayet Hürrem Sultanının arzusu yerini buldu. Bundan sonra talih Hürrem Sultan'a büyük darbe indirdi. İlk çocuğu şehzade Mehmet ansızın öldü. Hürrem Sultana göre, rakibinin oğlu Şehzade Mustafa taht için bir tehlike teşkil ediyordu. O şehzadeye zehirli bir gömlek hediye etti. Fakat şehzade şüphelendiği için onu kullanmadı. Fakat nihayet Şehzade Mustafa’yı İstanbul’a  getirtmek mümkün oldu. Hürrem Sultan'ın arzuları burada da yerine getirildi. Türk saltanatının bu sevilen veliahttı boğduruldu. Fakat bundan sonra Hürrem Sultan da çok yaşamadı.


Yazan: Bernard Bromage            
Çeviren : Kâzım Sevinç Altınçağ
Kaynak: kanunisultansuleyman.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder