İnanmak Başarmanın Yarısıdır!




Geçtiğimiz günlerde bir grup üniversite öğrencisi ile yaptığımız eğitim seminerlerinden bir tanesinde, söz inanmaktan açılınca ben de sordum kendilerine:
“Ülkemizde trafik keşmekeşi, terör, kadına şiddet, çocuk istismarı ve suçlar son bulur da huzur ve refah içinde yaşar mıyız?” diye…

Yaş ortalaması henüz 21 seviyelerinde olan gençlerin büyük bölümü bu soruya olumsuz görüş bildirdiler.

Ne tuhaf değimli?
Aslında sorunun özü şu: Bulunduğunuz gemi su alıyor, tamiratı mümkün mü? Maalesef, büyük bir çoğunluk hangi can simidine güveniyor olacak ki, böylesi bir umutsuzluk ile olumlu bir inanç duygusundan uzak görüş bildirebiliyor.

İnanmak konusu hâsıl olunca bir hikâye paylaşmak isterim:

Japonya da bir holdingin genel müdürü pek de verim alamadığı ve ciroların düşük seyrettiği satış bölgesinin müdürünü yanına çağırıp şöyle demiş:

“Siz, bölge müdürlerimiz arasından seçtiğimiz en uzman kişilerden birisi olduğunuz için yine grubumuzdan 30 tane üstün performanslı ve işinde uzman olan satış elemanını size vereceğiz. Bu satış elemanlarının önümüzdeki yılda performanslarını korumalarını ve daha verimli olmalarını sağlamanızı bekliyoruz.“

Bölge müdürü kendisi hakkında düşünülen intibâdan memnun bir şekilde, yeni elamanları ile birlikte çalışmaya koyulmuş hemen. O yıl hep birlikte çok başarılı işler yapmışlar, hatta daha önce ciroları düşük olan bölgenin başarı oranı en iyi olan bölgeye nazaran artış bile göstermiş.
Faaliyet yılı sona erdiğinde genel müdür, bölge satış müdürünü tekrar yanına çağırmış ve ona şöyle demiş:

“Bir itirafta bulunmak istiyorum. Ekibinizdeki satış elemanlarının hiçbiri üstün performanslı ya da işinde uzman kişiler değildi. Onlar sıradan vasıflara sahip rastgele seçtiğimiz personellerdi.”

Bölge müdürü, elemanlarda görülen bu başarının ve bölgesindeki istikrarlı yükselişin, kendi uzman kişiliğine dayalı olduğunu geçirmiş o esnada aklından. Genel müdür konuşmasına devam etmiş. “Bir itirafım daha olacak.” demiş.

“ Siz de bölge müdürlerimiz arasındaki en uzman kişi değilsiniz. Üstelik iş üretim kapasiteniz fazlasıyla düşük ve cirolarınız yeterli seviyede değildi. Size sadece bir şans vermek istedim o kadar... Sizi tebrik ediyorum, siz sadece inandığınız için başarılı oldunuz.”
İşte püf noktası bu!

‘” Sadece inandığınız için başarılı oldunuz.’’
Bir düşünün şimdi… Yukarıda sıraladığımız ve bundan başka daha birçok olumsuz yönümüzün refaha ve huzura ermesi için gereken tek şey sadece inanmak...
Birde inanmak düşüncesine sahip olanların sayısını arttırmak…
Hepsi bu!

Suat ÖZTÜRK / uatozturk1@gmail.com
Genç Gelişim Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder