2013 Yılında Yeni Bir Hayata Ne Dersiniz?




Yeni bir yıl, yeni ve beyaz bir sayfa açmak için size iyi bir fırsattır. Büyük başarılar mı gösterdiniz? O halde boşu boşuna hâlâ geçmişteki başarılarınızla övünerek gelecek zamanı zâyi etmeyin… Çok mu sıkıntılar çektiniz? Geçti, gitti… Demesi kolay belki… Ama geçti gitti işte… Artık yeni ve beyaz bir sayfa açmanın zamanı geldi de geçti… “Eski sayfalarınızı yırtıp atın” demiyorum, onları da en güzel bir köşede saklayın… Acısıyla, tatlısıyla hepsi de birer yaşam tecrübesi ansiklopedisidir onlar; hem de sadece size ait, size özel… Ama hayat devam ettiği sürece de yaşam kitabımızın ilerleyen sayfaları boş kalmasın… Boş kalarak sararmasın, kirlenmesin…

Ne olduysa oldu, ne geldiyse geçti başınızdan… Belki de büyük başarılar gösterdiniz… O zaman “aferin” deyin kendinize… Belki de çok mutlu anlar geçirdiniz… Gurur duyun başarılarınızla ve mutluluklarınızla… Belki de tam tersine çok üzücü olaylar yaşadınız, ağladınız, acı çektiniz… Ama eğer şu anda bu satırları okuyacak ve düşünecek derecede iyi hissedebiliyorsanız kendinizi, işte artık olan olmuştur, geçen geçmiştir, bunu kabul edin…

Ocak ayıyla birlikte yeni bir yıla daha girdik. Belki de iple çektiğimiz 2012 yılı, bir çırpıda gelip geçiverdi. Öyledir zaten… Geçmek bilmeyen zaman, aslında akıyordur kontrolsüzce, yükseklerden düşen şelale misali… Eskiler öyle derler ya : “Gençken zaman bir türlü geçmezdi. İhtiyarlayınca haftalar gün gibi, yıllar ay gibi geldi, geçti.” . Hatta bir şarkı vardır: “Baharı görmeden yaz geldi, geçti.” diye… “Konuyla ne alâka?” derseniz; bir yaştan sonra bakıyorsunuz ki, öylesine umutla beklediğiniz ve üzerine planlar yaptığınız yaşam dönemleri (çocukluk, gençlik, yetişkinlik, evlilik, askerlik, iş, v.b) daha ne olduğunu bile anlamadan geçmiş gitmiş…

Bugün 90’lık bir dedeye ya da nineye de sorsanız, hayattan pek de fazla bir şey anlamadan yılların akıp gittiğinden bahsedecektir size… Ne değerli bir mefhum şu zaman… Kuran’da bile Yüce Allah: ”Asra yemin olsun ki” diyerek zamanı baz almak suretiyle yemin ediyor. Varlıkların varlık sebebi Yüce Yaratıcımız, Âlim sıfatıyla, bildiklerimizin sonsuz ötesindeki bildikleriyle, zamanın ne derece önem arz ettiği mesajını veriyor bize…

Saatin yelkovanını, akrebini geriye çevirebilirsiniz, elektronik saatinizin ayarlarıyla oynayabilirsiniz ama nafile… İşte geriye döndürülemeyecek nadide mefhumlardan biridir zaman… O halde ne yapmalı? El cevap: Kıymet bilmeli! Nasıl bileceğiz peki? Çok kolay… Zamanın değerini bilme duygusunu içimize sindirerek, yüreğimizle hissederek ve aklımızla yöneterek… Oturun bir kenara; mümkünse sakin bir yer olsun… Birazcık zaman üzerine tefekküre dalın… Kaç yaşında olursanız olun, bu yaşınıza kadar geçen süreyi, bir film şeridi gibi geçirin zihninizden; doğduğunuzdan bu yana, aklınız erdiğinden beri, kafa ve yürek gözünüzle hayatı izlemeye başladığınız andan itibaren…

Yeni bir yıl, yeni ve beyaz bir sayfa açmak için size iyi bir fırsattır. Büyük başarılar mı gösterdiniz? O halde boşu boşuna hâlâ geçmişteki başarılarınızla övünerek gelecek zamanı zâyi etmeyin… Çok mu sıkıntılar çektiniz? Geçti, gitti… Demesi kolay belki… Ama geçti gitti işte… Artık yeni ve beyaz bir sayfa açmanın zamanı geldi de geçti… “Eski sayfalarınızı yırtıp atın” demiyorum, onları da en güzel bir köşede saklayın… Acısıyla, tatlısıyla hepsi de birer yaşam tecrübesi ansiklopedisidir onlar; hem de sadece size ait, size özel… Ama hayat devam ettiği sürece de yaşam kitabımızın ilerleyen sayfaları boş kalmasın… Boş kalarak sararmasın, kirlenmesin…

Yeni bir yılı kendi şaheseriniz yapmak için sizi kim tutar? Mazeret üretmek istersek, epeyce bir malzeme bulmamız mümkün… “Hava bozuk, para yok, bırakmıyorlar, izin vermezler, bana kızarlar, gülerler, gücüm yok” gibi mazeretler ve daha fazlasını üretmek için üzerimize hiç kimse yok… ”Ya olmazsa, ya başaramazsam, kötü sonuçlanırsa?” gibi sorular da zihninizin labirentlerinde amaçsızca gezinen birer bilye gibi dolaşabilir… Peki, ya olursa? Ya başarırsan? Ya iyi sonuçlanırsa? Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki, büyük başarıların altında büyük riskler yatar. Tarihe bakacak olursanız, büyük başarılar göstermiş komutanlar hiçbir zaman “ya olmazsa” dememişler, bilakis “olacak, olmalı” diyerek tüm imkânlarını seferber etmişler. “Ben komutan değilim ki…” demeyin… Evet, herkes bir komutandır. Herkes, kendisinin komutanıdır. Size düşen sadece emir vermek… Öyle bir emir vereceksiniz ki, beyniniz, zihniniz, yüreğiniz, ruhunuz ile birlikte tüm zerreleriniz, sizi hedefinize ulaştırmak için seferberlik ilan edecekler…
O halde 2013 yılını kendi şaheseriniz yapmaya ne dersiniz? Ne bekliyorsunuz? Haydi, kalkın ve girin hayatın içine…

Kaynak:selcukalkan.ncom


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder