Sağlıklı bir diyalog ve paylaşım
platformuna ulaşmak, düşüncelerimizi tekrar tekrar zihin süzgecimizden
geçirerek, kendimize karşı daha dürüst ve objektif olabilmek suretiyle,
uzlaşmayı her zaman elde edemesek bile belki biraz da özveriyle, yani
bağışlayıcı bir yaklaşımla insanlarla olan diyalogumuzu daha olumlu bir noktaya
ulaştırabilmemiz mümkün olabilir mi?
Olumsuz düşüncelerimizi birkaç
dakikalığına yok sayarak, hiç olmamış gibi rafa kaldırıp, karşımızdakine
olabildiğince sıcak ve karşılıksız olarak sunabileceğimiz bir yaklaşım,
ilişkimizi bir anda hiç olmadığı kadar olumlu, samimi ve belki de gerçekten iki
tarafın da kalben arzuladığı bir diyalog içine sokabilir mi? Denemesi hiç de zor
değil; buna karşılık kazanımlarımız azımsanmayacak kadar büyük olacaktır.
Çevremizde sıkça duymaya
başladığımız anlaşmazlık, uzlaşmazlık kavramları, gerçekten taraflar arasında
güçlü ve sağlam duvarlar gibi midir? Bu duvarları daha da aşılmaz hale getiren
unsurlar neler olabilir? Bu engelleri şaşırtıcı bir biçimde ortadan
kaldırabilmek imkânsız mıdır?
Bu sorulara cevap aramak için yapılacak
ilk hamle kanımca, öncelikle içinde yaşadığımız rutinin dışına çıkarak bir
başlangıç yapmak olacaktır. Aslında sorun olarak algıladığımız konuların
birçoğunun anahtarı gene bizim zihnimizde midir? Anahtarı bulunduğu yerden alıp
doğru kapıyı aramak, ön yargılarımızdan sıyrılmaya başlayıp, kaynaşmaya
çalışmak bizi, sürekli bir yerlerde hissettiğimiz gerginlikten uzaklaştırmaya
başlayabilir mi? Bu esnada yapacağımız pozitif yaklaşımlarla gerginliğin yerini
huzurun ve dinginliğin kapladığını hissedebilir miyiz?
Evet, hangi açıdan nasıl bakarsak
bakalım çözüm, yani sağlıklı bir diyalog ve paylaşım platformuna ulaşmak,
düşüncelerimizi tekrar tekrar zihin süzgecimizden geçirerek, kendimize karşı
daha dürüst ve objektif olabilmek suretiyle, uzlaşmayı her zaman elde edemesek
bile belki biraz da özveriyle, yani bağışlayıcı bir yaklaşımla insanlarla olan diyaloğumuzu
daha olumlu bir noktaya ulaştırabilmemiz mümkün olabilir mi?
Bütün bu fikirlerin zihnimizde
dolaşmaya başlaması ile birlikte, içimizde bir şeylerin kıpırdanmaya
başladığını hissedebiliriz. Ayrıca bu değişim, bize sürecin başından itibaren
ateşleyici ve yol gösterici olacaktır.
Günlük haber akışı içinde sıkça
rastladığımız, gündemde sürekli yer tutan haberlerde insanların menfaatlerinin
çakıştığı, birbirlerinin özgür yaşamlarına müdahale ettiği, bir diğerini
kendisi gibi düşünmeye, yaşamaya zorladığı ve hatta belli bir yaşam biçimine mahkûm
ettiği ve bunlar karşısında toplumsal yaptırımlarımızın, hatta kanunların ve
yasal tedbirlerin zaman zaman yetersiz kaldığını görmekteyiz.
Toplumda kemikleşmiş, önemli bir
yer tutan, bireyler arası bu olumsuz etkileşimlerin, telafisi mümkün olmayan
tahribatlara yol açması, toplumsal huzurun öncelikli olarak tesis edilmesi
gerektiğini ortaya koymaktadır.
Ahmet Fevzi ÜÇER
dahibeyin.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder