Bir eğitimci ve terapist olarak bu uygulamamda, sık sık, konuşmalarında
haklı olduklarını düşündükleri durumlara rağmen anlaşılmamış olmalarına şaşıran
insanlar duydum.
Bu yönleriyle; söylenenler arasında, bunun nasıl ifade edildiği,
diğerlerinin ondan ne anladığı ve onların nasıl tepki verdiği gibi konularda
bir anlaşmazlık ortaya çıkmaktadır.
Bana öyle geliyor ki, herşeyden önce konuşmanın amacında bir “netlik”
olmalıdır.
Burda benim araştırdığım şey nedir? - hangi araçlarla ve kimin
nezdinde-
Akabinde bunlar kendi çoklu kombinasyonları ile konuşmanın mantığı
içinde sorunsal yedi mevcut iddiayı gündeme getirmiştir.
Tümdengelimle fikir yürütme: Gerekli olanı arama.
Tüme varımsal: Sorunları bulma ve fikirleri sıralama.
Algoritmik(Algorithmique):Birini
ya da bilgileri tanımak, onları yönetmek.
Analojik: Kıyasa dayananan.
Deneyim sahibi olmak, örnek ve benzerleriyle çalışmak.
Sezgisel: Düşüncenin tümünü
anlamak ve onlara uyum sağlamak.
Sağduyu:Pratik ve somut
duygular aracılığıyla anın ve hayatın tadını çıkarmak.
Mnémotique(Mnemotik): Mantık
paradoksundaki baskı.Zira, bu konuşmada tutarsızlık ve zorlu bir mücadele
algısıdır.
Herbirimiz birbirimizden
farklıyız ve algı kavramı belirgin bir şey değildir. Bu ancak benzer bir akıl
yürütme ile gerçekleşebilir.
Dinleme, yargılamadan ifade
etme, tartışmaları inceleme, açıklamalar, çözümler bulma.İşte bana doğru
gelenlerin hepsi bunlar!
Kendine ve başkalarına saygı
duymak… Herşey, uzlaşmaya varırken, bana fikir ve uygulamaların evrim yolu gibi
görünür.
Biz doğru düşünemiyoruz, eğer
saygı ve dinleme kavramı bir araya getirilemiyorsa, güç dengesine benzeyen
“haklı olmak” kavramının ortaya çıktığını görürüz.
Bütün günlük kavgalara rağmen,
cesaret… ve aranızda doğru düşünmeye meyilli olanlara karşı saygı…
Muriel Watier /Psikolaog
www.mw-ethicformation.com
Çeviri: Canan Taşcılar
canantascilar3@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder