Engelsiz Kariyerin Zirve Sembolü: Ayça Akın



Sağlık kimin için garantidir ki? Bugün sapasağlam olan birisinin yarın, hatta 10 dakika sonra sağlam kalacağına dair bir garanti belgesi maalesef elimizde yok. Dolayısıyla “her insan, bir engelli adayıdır” cümlesi, hiç kimsenin aklından çıkmamalı… Bununla beraber, bugün “engelli” diye kategorize ettiğimiz insanlar, inanın “sağlam” diye nitelendirdiğimiz birçok insandan daha “engelsiz”… Niçin mi? Çünkü engeller beynimizde; başka bir yerde değil… Bu bakımdan zihninin pencerelerini gelişime, değişime, tekâmüle kapamış olanlar, işte asıl onlar engellidirler, bu insanlar bedenen sağlam olsalar bile… Beyninin sınırlarını gelişime açmış kişileri ise “engelli” olarak isimlendiremeyiz, bu kişilerin doğuştan ya da sonradan herhangi bir rahatsızlıkları oluşmuş olsa bile…

İşte bu yazımızda size, beyninin, zihninin sınırlarını aşmış, bedenen rahatsızlığı olsa bile yaşam tarzıyla bize ”engelsiz” bir yaşam örneği sunan yazar Ayça Akın hanımefendiyle tanıştırmak istiyoruz. Gelin Ayça Akın’ın hayat hikâyesinin kısa bir özetini kendi kaleminden okuyalım:

“Üç yaşındayken doktor hatası yüzünden RA (Romatoid Artrit) hastalığına yakalandım. Önceleri buna sebep olan doktora kin, öfke ve hatta nefret duydum; ergenlik döneminin bitimine kadar, tam anlamıyla dibe vurmuş bir hayat yaşadım. O yıllarımın hemen her günü hastane ortamlarında, doktorların yanlarında geçti. Kesin çözümü olmayan ve ömür boyu kontrol altında tutulması gereken bir rahatsızlık ve bunun yanında yine doktor hatası yüzünden, yani yanlış tedavi yüzünden fiziksel sorunlar, beraberinde gelen "engelli" sıfatı… Okul çağlarında yaşanan dışlanmaların beraberinde, büyüdükçe ve olan biteni idrak etmeye başladıkça yaşanan psikolojik bulanımlar...



Hayat bu olmamalıydı; tüm bunları yaşamak zorunda bırakılan kişi neden bendim? Bilincimi kazanmaya başladıkça sorgulamalar da birbirini izledi. Bu süreç içinde okul hayatıma devam ettim. Adım atmanıza dahi izin vermeyen ağrılar, içinde bulunduğunuz durumdan dolayı yaşadığınız gelecek endişeleri ve devam eden sorgulamalar... Evet, okul hayatıma devam etmek zorundaydım ama sonuçta elimde kalan hiçbir şey olmayacaktı. Çektiğim ağrılardan ve fiziksel durumumdan dolayı iş bulma şansım çok azdı. Öyle ya, sürekli mızmızlanan birini kim ne yapardı ki? Lise eğitimimi mecburi olarak yakın çevremizdeki meslek lisesinden aldım. Hocalarımdan birçok kez, elimdeki deformasyondan dolayı “sen grafik bölümü okuyamazsın” söylemlerini duydum. Herşey ve herkes sanki beni bitirmek için ağız birliği yapmıştı. Bütün bunların ve daha nicesinin mücadelesini verirken, rahatsızlığımdan dolayı gözümü kaybetme noktasına geldim. Meslek olarak grafik tasarımını seçmiş biri için bu, felaketin ta kendisiydi. Tanrı'ya olan inancımı kaybetmiş, her günümü ve gecemi Tanrı'ya sesli bir şekilde isyan etmekle geçirir olmuştum. Neden ve niye ben? Spritüel yaşam, düşünce gücü, çekim yasası ve kişisel gelişim ile tanıştıktan sonra tüm bu sorular cevaplarını buldu: “Her şeyin sorumlusu bendim.” Evet, yanlış okumadınız, sadece bendim!

Lise eğitimimi, meslek lisesi grafik bölümünde tamamladım ve Onur Ödülü olarak mezun oldum. Üniversite eğitimimi Kadir Has Üniversitesi Grafik bölümünde tamamladım ve Kadir Has Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Dönem Birinciliği ödülü alarak mezun oldum. Mezun olduktan sonra, bir yıl yabancı dil eğitimine devam ettim. Reiki, Yaşam Koçluğu ve Çekim Yasası eğitimleri aldım. 2006 yılında özel bir sektörde, grafik tasarımcısı olarak iş hayatına başladım. 6 yıl aynı firmada çalıştıktan sonra, sektörün öncüsü olan bir reklam ajansına geçtim. Tasarımcı kimliğime yazarlık ve danışmanlığı da ekledim. Başta sağlıklı ama daha sonra da “engelli” sıfatını taşıyan herkese cesaret vermesi ve ışık olması amacıyla “Hadi Cesaret” adlı ilk kitabımı, daha sonra da “Yaşamak Şart” adlı ikinci kitabımı yazdım; seminerler verdim ve hâlâ veriyorum. TV programlarına çıkıyor, röportajlara katılıyorum, imza günlerimde okuyucularımla buluşuyorum.”

İşte size yaşama sevincini, coşkusunu aşılayan cümleler… Ayça Akın, bugünlere kolay gelmemiş tabi… Yemek bile pişmeden yenmiyor, çay kaynamadan içilmiyor… Ayça Akın da nice badirelerden geçmiş, kısaca kendini pişirmiş hayatın içinde… Azim ve kararlılık kalkanlarıyla donatmış kendini ve bugünlere gelmiş… Şimdi insanlar onun kitaplarını okuyarak hayata dair birçok şeyi öğreniyor, seminerlerine katılıyor, TV programlarını izliyor…

1981 İstanbul doğumlu olan Ayça Akın, aynı zamanda Artrit ile Yaşam Derneği'nin üyelerinden… 30 yıldır bu hastalıkla savaşan Akın, RA’nın vücudunda yarattığı hasarlara inat, hem grafik sanatçısı oldu, hem de “Hadi Cesaret!” ve “Yaşamak Şart” adında iki kitap yazdı.

Ayça Akın’a daha 3–4 yaşlarındayken,  ateş ve yorgunlukla birlikte seyreden bademcik hastalığı teşhisi konuldu. Ancak Ayça, ayaklarının üzerine basamıyordu ve kolları da şişmeye başlamıştı. Bileklerindeki iltihapların cerrahi olarak alınmasına karar verildi. Ancak yapılan en büyük hatalardan biri de buydu; çünkü kesecikler alınınca, iltihap bütün vücuduna yayıldı. Artık yürüyemiyordu bile... Teşhis konulması ise yıllarını aldı. Okula başladığında, hastalık vücuduna çoktan hasar vermişti bile… Zayıftı, güçsüzdü, zor yürüyebiliyordu…

“Ben hayatımı ‘önceki’ ve ‘sonraki’ diye ikiye ayırdım.”  diyor Ayça Akın ve bugün keyifli bir hayatın tadını çıkardığını söylüyor. Önceki hayatında yalnız büyüyen Ayça'nın, kendini yenilemesinden bu yana bir sürü dostları var. Her hafta, hastane ortamlarından çıkamayan Ayça, şimdi altı ayda bir olmak üzere, yalnızca iki doktorunun yüzünü görüyor... O da rutin kontroller nedeniyle… Önceki hayatında çok sık kullandığı "çok mutsuzum" cümlesini "ben mutluyum" cümlesine çeviren yazar, maddi-manevi, her istediğini elde ettiğini, geçmişin kötü deneyimlerini güzel anılara çevirdiğini söylüyor. O artık "keşke" kelimesini sözlüğünden çıkarmış… Önceki hayatında Tanrı'ya olan inancını yitirmiş biri olarak yaşayan Ayça Akın, şimdi güne, O’na teşekkür etmeden başlamıyor…

Evet, Ayça Akın’ın hayat hikâyesinin herkese feyz ve cesaret vereceğini umuyoruz. Kitaplarıyla olduğu kadar, seminer ve röportajlarıyla da birçok kişinin “Hadi Cesaret!” dediğini sanki duyuyoruz. Satırlarımızı, yine Ayça Akın’ın cümleleriyle sona erdiriyoruz:

“Sizler de yeniden başlayabilirsiniz. Ben yapabildiysem sizler de yapabilirsiniz. Sadece HADİ CESARET!”

Ayça Akın ile iletişim için: www.aycaakin.com


Selçuk ALKAN
selcukalk@hotmail.com
Süper Beyin Dergisi

1 yorum:

  1. ayça akın engelli bir vatandaş sanırım resimden gördüğüm kadarıyla insanlara nasıl yardımcı olabilir

    YanıtlaSil