Hikmetli Hikayeler



Çizgiyi Uzatmak

Öğretmen sınıftaki zeki aynı zamanda kıskanç öğrenciye sordu:
“Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?”
Öğrenci: “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum, en iyi ben olmalıyım” dedi.

Öğretmen, masasından kalkıp eline bir parça tebeşir aldı ve 25 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, öğrencinin yüzüne bakıp “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” diye sordu.
Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip, içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç cevap verdi.
Öğretmen cevapları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti.
Öğretmen: “Şimdi birincisi nasıl görünüyor” diye sordu.
Öğrenci: “Daha kısa” dedi, başını eğdi.
Öğretmen: “Bilgini ve yeteneklerini arttırarak kendi çizgini uzatman rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir” dedi.

Tamir Olmayan Delikler

Kötü huylu bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. ‘Arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak.’ Demiş. Genç, ilk gün tahta perdeye otuz çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış.
Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş.
Gence: ‘Bu günden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi çıkart.’ Demiş.
Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona ‘Aferin, iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak, arkadaşlarla kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir. Her kötü kelime bir yara (delik) bırakır. Arkadaşına kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni dinler, yüreklendirir, güldürür, sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur, sana yüreğini açar. ‘ Demiş

Oltaya Yem Takmadım
Baba-oğul, göl kenarına gelince, oltayı göle atıp otele döndüler. Bir saat sonra oltaya balık takılıp takılmadığını görmek için göle gittikleri vakit, dört beş balığın takıldığını gördüler. Çocuk, “Ben, balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum, ” dedi.

Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
“Dua ettim de onun için, ” dedi çocuk.
Oltayı yeniden hazırladılar ve yemek için otele gittiler. Yemekten sonra göle gittikleri vakit, yine birkaç balığın yakalandığını gördüler. “Çocuk, böyle olacağını biliyordum, ” dedi.
Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
Çocuk “Dua ettim de onun için, ” dedi.
Baba-oğul, oltayı tekrar göle attı ve otele geri döndüler. Yatmadan önce, göle gidip oltaya baktıkları vakit, bu defa bir tek balığın bile oltaya takılmadığını gördüler. Çocuk, “Ben oltaya balık gelmeyeceğini biliyordum, ” dedi.
Babası sordu: “Nereden biliyordun?”
Çocuk “Dua etmedim de onun için, ” dedi.
Babasının, niye dua etmediğini sorması üzerine de çocuk, şu cevabı verdi: “Oltaya yem takmadığını hatırladım da onun için.”

Kaynak: www.gencgelisim.com