Evet sahi. Kimiz biz? Adına insan denilen dünyalı.
Ve bu dünyalılardan yaklasik olarak 5 milyonu aşkın bilim üstadı, her yıl 200 milyar doları aşkın bir parayı, ‘Evrende uzaylı var mı’ sorusuna tutarlı bir cevap bulmak için
harcıyor. Teleskoplar, uzay mekikleri,
insanlı ve insansız uzay araçları ile her yıl 200 milyar doları aşkın bir
bütçe ile, uzaylı safarisine çıkmış
sürek avcılığı yapıyor.
Eeee?? Ne var yani? Evrende uzaylı var mı? Onlar
daha bulamadı ama bana göre var! Evet, evet! Var. Çoktan buldum bile yerlerini
ben. Andromeda Galaksisi’nin hemen
yanıbaşındaki Milkyway (Samanyolu)
Galaksisi’nin ücra bir köşesindeki Güneş
Sistemi’nin minik mavi gezegeni Dünya’da
uzaylı var. Hemi de 7 milyar tane.
Sahi, bulduğun uzaylıların da, onurlarını zedeleyecek, öz
güvenlerini yok edecek, kaynaklarını tüketecek ve geleceklerini
hortumlayacaksan, evrende uzaylı bulmuşsun, bulmamışsın ne yazar? Onları da
bana benzetecek olduktan sonra? Mesele, uzaylı bulmak değil. Mesele elimizin
altındaki uzaylılara, hak ettikleri en iyi yaşamı sağlayabilmektir.
Peki kim bu uzaylılar acaba? İnsan. Evrenin en değerli
yaratığı. Belirli bir süre boyunca, şöyle boylu boyunca yaşayan uzaylılarız
biz, sonuçta.
Yaşamımız kromozomlardaki genlerimizde saklı. Sevinci,
hüznü, kişilik ve karakteri ile bedenimize yüklenmiş durumda bütün şifreler.
Her insan hücresinde yaşamın yapı taşları kabul edilen 23
çift kromozom bulunuyor. Bunlardan, annenin yumurtasındaki 23 kromozom ile
babanın spermindeki 23 kromozom birleşince de 46 kromozomdan oluşan biz meydana
geliyoruz. İçerisine yüklenmiş olan 55 bini aşkın genimizi taşıyan bu
sarmallar, yaşam kalitemizi ortaya koyuyor. İyi ama, hayatımızın bütün kişilik, karakter ve yetenek şifreleri gen
karakutumuzda yüklü ise, o zaman yaşamımızdan
ne kadar sorumluyuz? Veya yaşamımızı ne ölçüde değiştirebiliriz? İşte, ben kimim sorusuna vereceğimiz cevap,
bu bilgi ile savaşıyor yaşam boyu. Ve soruyu, o zaman ‘ben hayatımdan ne kadar sorumluyum’ diye değiştiriyoruz hep. İşte cıngar da buradan kopuyor zaten.
Mavi gezegen’in sakini, hırçın, haylaz, afacanı insan,
ortalama 60 yıl yaşıyacaktır, misafir geldiği bu gezegende. Bu 60 yıl boyunca,
65 ton yemek yiyecek, 45 ton sıvı içecektir. 22.000 kez gün ışığı görecek,
22.000 gece uyuyacaktır. 315 milyon kez nefes alacak ve neredeyse 3.500.000
balon dolusu hava soluyacaktır. Yaşadığı sürenin 5.000 saatini tuvalette,
60.000 saatini yollarda, 175.000 saatini işte, 175.000 saatini uykuda, 110.000
saatini TV karşısında, 60.000 saatini ise yemekte geçirecektir. (An önce
okuduğunuz paragrafta, batı uygarlığının ilerleme sebeplerinden çok çok önemli
olan iki tanesi saklı. Eğer bu sırrı bulduysanız, munir@munirarikan.com’a
yollayacağınız maille, imzalı bir kitabımı kazanma çekilişine
katılabileceksiniz)
Yaşadığı 22.000 gün boyunca,
40.000 litre idrar ve 145 litre salya üretecektir. 2 yaşına kadar 150 km
sürünecek, 10 yaşına kadar her 2 saatte bir kelime hazinesine yeni bir kelime
kazandıracaktır. 2 milyar 200 milyon defa kalbi atacak, 200 milyar kırmızı
alyuvar, 28 metre tırnak, toplamda 950
km uzunluğunda saç üretecektir. 19 kg ölü deri dökecek, 1 milyon farklı rengi
ayırd edecek ve 415 milyon kez göz kırpacaktır.
Yaşamı boyunca ortalama 2.000 insanı tanıyacak (ama
tanıdıklarının hepsinin insan olma şansı % 15 olacaktır) ve 150 arkadaş
edinecektir.
Yaşam savaşını verdiği bu mavi gezegende, kendisini hayatta
tutabilmek için, adına beyin denilen ana kumanda merkezi, 50 katrilyon hücreyi yönetecek ve bütün
bunları yapabilmek için aldığı enerjinin beşte birini tüketecektir. Beyinde her
saat 1 milyar hücrenin eskisi ile yer değiştirdiği insan, verende incinince
ağlayıp göz yaşı dökebilen tek canlıdır. Ve yaşamı boyunca şu ya da bu
sebeplerden dolayı 65 litre göz yaşı dökecektir.
Bunca mücadele ve hengame içerisinde çepeçevre kuşatılan
insanın, anne karnındaki ilk oluşumu da enteresandır. Her kadın 400 kez
yumurtlarken, cinsel birleşme esnasında her seferinde 500 milyon sperm tek bir
döllenme için, yumurtaya doğru eşsiz bir yolculuğa koyulur. Sanki bir mücadele
modellemesidir bu. Ve işi şansa bırakmayanların modelleyecekleri, eşsiz bir
hayat mücadelesinin başlangıcıdır. Ve bu mücadelede, başarı her zaman onu
hedefleyen ve hedefi uğrunda bütün kaynaklarını seferber edenlerin olmaktadır.
Bu açıdan, NLP ile ilgili bilgilere sahip olmadan önce,
kendinizle ilgili özel, çok özel bu bilgiler ışığında, yaşamınızın yeniden
şekillenmesi için bir dilek tutmanın, bir hedef belirlemenin ve bir karar vermenin tam vaktidir.
Eğer sizin de başarmak istediğiniz hedefler, yaşamak
istediğiniz mutluluklar ve elde etmek istediğinizi kazamınlar olsun
istiyorsanız, o zaman buyurun. Yaşamın en eğlenceli ve en değerli yolculuğuna
çıkalım sizinle birlikte. Yaşama Sanatı
serüvenine. Sadece ve sadece yaşamı sevenlere ve onu daha anlamlı kılmak
isteyenlere açılan kapısından içeri girmek üzeresiniz. Devam edin.
Münir Arıkan
Dahi Beyin Blog