16. yüzyıl Divan Şairi Hayali ne
güzel söylemiş:
“Cihan-ârâ cihan
içindedir ârâyı bilmezler
Ol mahiler ki derya içredir deryayı
bilmezler."
Yani, cihanı
süsleyen(Allah), cihanın içindedir ama insanlar onu aramasını(görmesini)
bilmezler. Bu hal tıpkı denizin içinde yaşayıp da denizin ne olduğunu anlamayan
balıkların haline benzer.
Bu satırlara
dayanarak, sıradan bilincin hakikatte var olan ama algılayamadığı gerçekleri
ifade etmek üzere anlatılan bir hikâye vardır:
Balıklar bir gün
toplanarak, suyun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek için, bilge balığa giderler.
Bilge balık onlara, suyun onların her tarafını saran bir şey olduğundan
bahseder. Ama balıklar suyun nasıl bir şey olduğunu bir türlü kavrayamazlar.
Robert
Ornstein,”Yeni Bir Psikoloji” adlı eserinde şöyle demektedir: “Biz, kişisel
dünyalarında an be an değişmeler olan özneleriz. Her birimizin belirli bir
kişisel tarihi vardır ve bilinci kısmen programlayabilen bir eğitim görürüz.
Dahası, verimli bir kültür içinde hepimiz, aynı kültür organizasyonuna ve ortak
bir dile sahip oluşumuzun getirdiği “bilinçsiz” bir dizi ön kabulü paylaşırız.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir makalesinde
şunları dile getirmektedir:
“Bir insanı
doğruya götüren yollardan birincisi pozitif bilim, deney ve gözlem, yani
ampirik yaklaşımdır. Ateş yakar, arsenik zehirler gibi… Bundan sonra akıl
yürütme yöntemleri gelir. Bu yöntemlerde, dağın ardından çıkan ateşi
gördüğümüzde,” Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Duman çıktığına göre ateş de
vardır.” , diye düşünürüz. Üçüncüsü sezgilerdir ki bu, doğuştan kadınlarda daha
güçlüdür. Kadınların bazı şeyleri sezebilmeleri, duygusal farkındalık ile
ilgilidir. Mesela, romatizmalı bir kişi, eklemlerindeki duyarlılıkla yağmurun
geleceğini bir gün önceden nasıl hissederse, duygusal farkındalığı olan
kadınlar da bazı sıkıntıları, iç sesleriyle daha erken ve daha fazla
hissedebilirler.
Bireysel
bilincimiz tümüyle sabit değildir tabii. Örneğin acıktığımız zaman yiyeceklere,
tok olduğumuz zamanlara göre daha dikkat ederiz. Hz. Mevlana :” Bir parça
ekmeğin değeri, aç olup olmamamıza bağlıdır.” , diyor.
Evrenden algıladığımız
bilgiler, bizlerin beş duyusuyla sınırlıdır. İnsanoğlu akıl, mantık yoluyla bir
kısım değerlendirmeler, yorumlar yaparak, gerçeğe ulaşma noktasına çok yol kat
etmiş olsa da bilgi alımında bir başka kaynağın, başka boyutların varlığının,
işaretlerinin de sezilmesi durumda alabileceği yol çok daha fazla olacaktır.
Yüreğindeki Sen/Selçuk Alkan/Akis Kitap
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder