Neylesin Mahmut



Sultan Mahmud devrinde adamın biri su tesisatçısıymış. Sultan kendi adına bir çeşme yaptırıyormuş. Bu çeşme yapımında çalışan tesisatçı bir musluktan az miktarda su aktığını görür ve israf olmasın diyerek orayı bir tahta parçasıyla tıkar. Bunu tıkadıktan sonra da:
- Musluğu da tıkadık, işlerimiz de tıkalı. diyerek sıkıntı ile dolu hayatından dert yanmış...
Adamın bu sözleri merhametli Sultanın kulağına gelir. Emir buyurur ve o adama bir paket baklava hazırlattırır. Her dilimin altına da birer altın koydurtur ve adama gönderir...
Baklava adama ulaşınca:
- Şimdiye kadar sıkıntı ile yaşadık, kaç kere baklava yedik ki? diyerek paketi tamamıyla satar.
Sultan Mahmud adamın bu hareketi üzerine ona bir hindi hazırlattırır içini de tamamıyla altın ile doldurtur. Hindi adama ulaştığında:
- Şimdiye kadar sıkıntı ile yaşadık, kaç kere hindi yedik ki? diyerek hindiyi de satar.
Sultan Mahmud bunun üzerine celallenir ve adamı yanına çağırmaları için emir verir. Adam yanına geldiğinde der ki:
- Eline yerden bir taş al ve atabildiğin kadar uzağa at. Taşın gittiği kadar yeri sana vereceğim. Adam eğilir ve yerden bir taş alır. Elini gerer gerer ki uzağa atmak için. Yalnız öyle bir hadise olur ki adam da padişah da saçlarını yolar. Elini gererken dengesini kaybeden tesisatçı olduğu gibi gerisin geri düşmüştür.
Bunun üzerine padişah hazine odalarından birini açtırtır. Adamı hazine odasına sokar ve der ki:
- Eline şu gördüğün küreği al ve daldır. Küreğe ne kadar altın gelirse senin olsun.
Adam hazinede yığılı altınların göz kamaştıran ışıltısı altında heyecanla küreği daldırır ve çeker. Görenler bu sefer de hayrete düşer. Ne yazık ki adam küreği ters tutmuş ve küreğin üstünde tek bir altın parçasından başka bir şey alamamıştır. Bunun üzerine sultan bitkin ve üzgün bir şekilde şöyle demiş:
- Vermeyince Mabud neylesin Sultan Mahmud.


Dahi Beyin Blog


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder