Bilge, sarp tepelerin birisinde kayanın üzerinde
oturmuş, dağları ve gökyüzünü seyrediyor, tefekkür ediyordu. O sırada, daha
aşağıdaki patikadan geçen bir yolcunun yorgunluktan olsa gerek durduğunu gördü.
Yolcu, dağdan aşağı uzanan bir uçurumun kenarında, kayalıkların arasında
kıvrılıp uyuyakaldı.
Bilge yolcunun bu halini seyrederken, birden
kayaların arasından zehirli bir yılanın tıslayarak uykudaki yolcuya doğru
ilerlediğini gördü. Her şey çok kısa bir zaman içinde olup bitiyordu. Bilge tam
kalkıp adamı uyandırmak için bağırmaya hazırlanıyordu ki, kocaman bir
kertenkele iki kayanın arasından fırladı ve yılanı öldürdü.
Tam bu sırada, yolcu uykusundan uyandı ve yoluna
devam etmek üzere ayağa kalktı. Önünde uzanmış yatan cansız yılanı gördüğünde
çok şaşırdı. Eşyalarını çabucak topladı ve yoluna koyuldu. Ve tam bu sırada az
önce uzandığı kayalar gürültüyle çöktü ve uçuruma yuvarlandı.
Gördüğü bu olaylar zinciri bilgeyi
meraklandırmıştı, adamın arkasından koştu ve ona yetişti. Sonra da, kendisi
uykudayken olan-biteni yolcuya anlatıp sordu:
“Bütün bu harika olayların sence sırrı nedir?”
Yolcu önce cevap vermek istemedi, ama sonra
bilgenin samimiyetini hissedince sırrını ortaya açtı:
“Bütün hayatım boyunca kimseye kötülük yapmamaya
çalıştım ve kimsenin de bana kötülük yapmamasına gayret ettim. Dostlarımla iyi
geçindim ve aramızda bir problem çıktığında bunu tatlı dille çözmeye; içimde
düşmanlığa ve kırgınlığa yer bırakmamaya çalıştım. Sanırım ilahi yardımın sırrı
bu.”
Dahi Beyin blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder