Ülkenin en iyi işletme fakültelerinden birisinde
okuyordu. Okuldaki ikinci senesiydi ve okulun en başarılı öğrencilerinden
birisiydi. Sene sonu sınavlarından birine daha girmişti. Soru kağıdını alıp soruları
hızlıca incelediğinde, onuncu soru karşısında şaşırıp kaldı. Soru kağıdını
basan görevlinin işgüzarlığı mıydı yoksa? Veyahut bir dalgınlık eseri mi
sorular listesine girmişti?
Aynı şaşkınlığı diğer öğrenciler de yaşıyorlardı. İçlerinden biri, cesaretini toplayıp:
“Hocam,”
diye seslendi. “Onuncu soruyu soracaktım.”
“Evet
arkadaşlar”dedi profesör, “o soruyu oraya ben koydum. Ve bundan da puan
alacaksınız.”
Soru
şöyleydi:
“Her
gün okulu temizleyen hademe kadının adı nedir?”
bütün
öğrenciler bu kadını her gün, özellikle de sabah ve akşam saatleri koridoru
temizlerken görürlerdi. Elli yaşlarında, uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. Ama, öğrencilerin onunla ne işi olabilirdi
ki? Adını nereden
bileceklerdi? Ne o cevap
verebildi onuncu soruya, ne de diğer öğrenciler.
Sonuçta, o sene dersten tam not alan olmadı. Ama,
kağıtları verip sınavdan çıkarken profesörün söylediği sözü hiçbiri
hayatlarının sonuna kadar unutamayacaktı:
“Hayatınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama
sizin ilginizi ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar. Onları göz ardı etmeden
yaşamayı öğrenmeniz gerek.”
Delikanlı bu dersi hayatı boyunca unutmadı.
Hademenin adını da. Adı Dorothy idi.
Dahi Beyin Blog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder