Hayatı Nasıl Görmeliyiz?


Bir üniversitenin başkanı olsaydım, “Gözlerinizi nasıl kullanmalısınız?” başlıklı ders koyardım programımı. Dersin profesörü, öğrencilerine, dikkat etmeden geçtikleri birçok şeye cidden bakarak hayatlarını nasıl daha mutlu kılabileceklerini göstermeye çalışırdı. Onların kullanmadıkları yeteneklerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olurdu.

Farz edelim ki, eğer yalnızca üç gün görebilecek zamanınız olsaydı, gözleriniz nasıl kullanırdınız? Eğer üçüncü günün akşamıyla gelecek karanlıkta güneşin sizin için bir daha doğmayacağını bilseydiniz, aradaki bu üç değerli günü nasıl geçirirdiniz? Dikkatli bakışlarınız daha çok nerelerde gezdirirdiniz?
Ben normal olarak karanlık yıllarımda tanıdığım şeyleri görmek isterdim. Öncelikle bana iyi niyet ve nezaketle davranarak dertlerime ortak olup hayatımı yaşanmaya değer kılan kişileri görmek isterdim. Özellikle küçük bir çocukken bana hayatı sevdiren sevgili öğretmenim Bayan Sullivan’ın yüzüne uzun uzun bakmak isterdim. Yalnızca dış hatlarına bakmak için değil, o değerli yüzü iyice incelemek ve onda benim öğrenimim gibi çok zor bir görevi başarabilmesini sağlayan şefkat ve sabrın canlı belirtilerini bulmak için… Kendisine zorluklar karşısında dimdik durabilme gücü ve bana çok sık gösterdiği insancıl duygular kazandıran güçlü kişiliği için...
Bir arkadaşın kalbine “Ruhun penceresi” olan gözlerinden bakmanın nasıl olduğunu biliyorum. Ben yalnızca parmaklarımla yüzünün dış hatlarını görebilirim. Neşe üzüntü ve diğer belirgin duyguları fark edebilirim.
Siz gören gözlerinizle beş arkadaşınızın yüzlerini tam olarak tarif edebilir misiniz? Bazılarınız yapabilir ama çoğunuzun tam yapabileceğinizi sanmıyorum. Bir deneme olarak, uzun yıllardır evli beylere eşlerinin göz rengini sorardım. Ya tereddütle cevap verir veya bilmediklerini itiraf ederlerdi. Zaten hanımların devamlı şikayetlerinden biri de, eşlerinin yeni elbiselerini, şapkalarını veya evlerindeki değişikliği fark etmemeleri değil midir?
Gören insanların gözleri çevrelerindeki tek düzeliğe kısa sürede alışır. Sadece şaşırtıcı ve bakmaya değer şeyleri görür. Fakat gerçekte en çok bakmaya değer olaylarda gözler tembellik eder. Her gün mahkeme kayıtlarında, şahitlikte gözlerin nasıl yanılabildiği açıkça görülmektedir. Bazı insanlar diğerlerinden daha çok şey görebilir. Ancak, görüş alanı içinde olan her şeyi görebilenler çok azdır.
İşte bunlar, sadece 3 günlük görebilme imkanım olsaydı, görmek istediğim şeylerdir.


 Lilay Koradan 
Dahi Beyin Blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder