Dilimize son yıllarda giren ve giderek yerleşen “inovasyon” sözcüğü Latince "innovatus"tan türemiş. "Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması" anlamına geliyor Türkçe karşılığı “yenilikçilik” veya “yenileşim” şeklinde ifade bulmuş ise de, İnovasyon sözcüğünün tam karşılığı olmadığı ve inovasyonun tek bir sözcükle ifade edilemeyecek kadar geniş olduğu fikri yaygındır. Buradan hareketle "inovasyon" sözcüğünü teknik bir terim sayıp aynen kullananlar çoğunluktadır.
İnovasyon; yeni fikirleri, değer yaratan çıktılara dönüştürme sürecidir. İki aşaması var. Birincisi; yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması ikincisi ise; ortaya çıkartılan yeni ve yaratıcı fikirlerin ticarileştirilmesi, başka bir değişle katma değer yaratan ürün, metot veya hizmetlere dönüştürülmesidir.
Özetle bir ürün buluş aşamasından ticarileştirme aşamasına geçtiği durum inovasyon olmaktadır.
Kriz ise koşulların normal olmadığı durumdur. Aynen deprem gibidir. Vurur ve geçer etkisi şiddetine ve süresine göre değişir. En önemlisi de yapınıza, yapınızın sağlamlığına bağlıdır. Yapınız sağlamsa eğer ayakta durur değilse yıkılıp gider.Bu nedenle şirketinizi/firmanızı (yapıyı) krizleri düşünerek risk yönetimi ile sağlamlaştırmak gerekir.
,
Kriz “kuruluşun bütününü, bütünlüğünü etkileme potansiyeli olan herhangi bir olay” olarak tanımlanıyor. Yunanca’da “karar” anlamına geliyor. Çince de ise tehlike& fırsat anlamına gelen Wei-Ji sözcüklerinin birleşiminden oluştuğunu artık birçok kişi biliyor. Fırsatları iyi görebilirsek en azından krizden az zararla çıkmamız mümkün… Ya da zararın karşılığına başka kazançlar koyarak dengelememiz olası.
Bu günlerde herkesin dilinde olan bu sözcük, eskilerde “sinir krizi” veya “kalp krizi” olarak bilinirdi. Sonra, “ekonomik kriz”, “siyasi kriz”, “hükümet krizi” gibi kavramlarla karşımıza çıktı. Bu gün ise “küresel Kriz” ya da “global kriz” adıyla karşımızda duruyor. Onunla baş edebilmek için farklı reçeteler sunuluyor.
Ben de krizleri inovasyonla aşabilirsiniz diyorum. Çünkü İnovasyon’un firmaların ticari hayatında önemli bir yeri vardır. Rekabette başarıya ulaşabilmede anahtar rol oynuyor. Zorlu rekabette var olma ve kar etme mücadelesi veren işletmeler, düşük maliyet liderliği konusunda rakiplerine karşı üretim maliyetlerinin getirdiği yükü ancak yenilikçi ve yaratıcı fikirleri ürün veya hizmete dönüştürerek, yani “farklılık” meydana getirerek avantaj elde edebilirler. Rekabet ortamında ayakta kalabilmek için, şirketlerin ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak iyileştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir. İşte bu yenileme işlemi inovasyon/yenilikçilik olarak adlandırılmaktadır.
Son zamanlarda “Yeni” sözcüğü yerine çoğunlukla, “farklı” sözcüğü tercih ediliyor. Bu da bize başarının, “fark yaratmak” üzerine oturtulduğunu gösteriyor.
Kriz olağan dışı bir durumsa eğer, çözümünü de olağan dışı yöntemlerde aramak gerek. Ne demiş A.Einstein “Karşılaştığınız problemleri onu yaratan düşünce tarzıyla çözemezsiniz.”
İnovasyon, sadece yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün değil, üretim sürecinde; pazarlama yönteminde, ya da iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda yeni bir yöntemin uygulanmasıdır.
İcat /buluş bir ticari değere dönüşmediği durumlarda yenilikçilik (inovasyon) söz konusu olamaz. İnovasyon icat olmamakla birlikte, icatların sonuçlarından yararlanabilir. Ancak asıl önemli olan ekonomik getirisi olan, henüz yapılmamış, bilinmeyen bir şeyleri yapmaktır. Bu nedenle de fikirler ve kavramlar önem kazanır.
İnovasyon şirketler için hayatta kalabilme ve sağlıklı büyümenin temel şartı. Sağlıklı bir uygulama için şirketlerin özelliğine, yapısına ve şirket liderliğinin amaçlarına göre şekillendirilmesi gereken bir süreç.
Her kriz içinde bir fırsatı barındırır.
Kriz’in “fırsat” olabildiği duruma en güzel örnek inovasyon/yenilikçiliktir. Her zaman işletmenin ihtiyacı olan bu yenileşime/değişime yoğunlaşmak ve bu sayede krizi aşmak olasıdır. Yeni yollar, yeni yöntemler keşfetmek maliyetleri düşürerek, yeni ve farklı üretmek, rekabet gücünüzü arttırır. Böyle zorlanmalar olmadan gelişim uzun zaman alacakken değişimci, lider yöneticiler, bu fırsatı iyi kullanan ve değişimi ve inovasyonu gerçekleştirmeyi başaranlardır.
Krizlerde, Ne yapmalı ne yapmamalı?
Krizle mücadeleye önce verimliliğinizi arttırmakla başlamalısınız. Masrafların gereksiz olanlarında tasarruf yapmak klasik bir öğüttür ve herkes bunu bilinç altında zaten yapmaktadır.
Stoklarınızı minimum düzeyde tutun. Çünkü parayı envantere çevirmek kolaydır. Zor olan envanterin paraya döndürülmesidir.
- Pazarlama bütçesini kısmak büyük hatadır. Tanıtımınız için kaynak ayırmayı " masraf" olarak görmeyin. Özellikle bu dönemlerde en çok ihtiyacınız olan şey satmak ve nakit girişi sağlamaktır. Banka hesabınızda dağ gibi paralarınız yoksa satmadan krizi aşamazsınız. Yeni pazarlar, ülkeler araştırın. Pazarlama yöntemlerinizde yenilikler yapın, Her ne kadar “bu küresel kriz” deniyorsa da hayat devam ediyor. Ülkeler ihtiyaçlarını öyle veya böyle karşılayacaklar. Pazarlamada inovasyon yapan ve fark yaratanlar, verimliliği yüksek olanlar, daha düşük maliyet ile üretenler rekabet gücünü elinde tutanlardır. Bunlar kendilerini koruyabilirler.
- Bu döneme hedef kitlenize yönelik ihtiyaçlar yönünde ürün geliştirme-yeni ürün /iş geliştirme gündeminizde başköşede olmalıdır.
- Eğitiminizi iki katına çıkartın. Krizlerdeki kapasite düşüklüğünü bu yolla dengeleyin. Kriz geçtiğinde eğitilmiş personelinizle karınızı artırır, eski zararlarınızı da çıkartırsınız.
- Özetle dinamik olun, hızlı hareket edin, yeni iş süreçleri oluşturun.Bu dönemde yılgınlık yerine, yeni fikirlere açık, arayış içinde olmak azmini ve kararlılığını göstermek gerekiyor.…
Geleceği Yönetmek
İş hayatının bir kaçınılmazı olan krizlerde risk yönetimi, içinde birçok dinamikleri barındırır. Her an her şey değişebilmekte, olağanüstü dönemler her an olabilmektedir. Krizlere ilk tepki şaşkınlık iken, sonrasında piyasalarda durgunluk ve daralmalar belirginleşir ve kontrol kaybedilmeye başlar. Eski yöntemler işe yaramaz, kaos yavaş yavaş egemenliğini kurmaktadır. Kriz öncesinde dikkat çekmeyen konular krizde insanları, piyasaları, şirketleri, hatta ülkeleri etkilemeye başlar. Klasik yöntemler ile krizle baş etmeye çalışanlar kriz yönetiminde ciddi sorunlar yaşayacaklardır. Krizden çıkış için; işe önce kendinizden başlamalısınız. hem insan kaynağınızı hem finans kaynaklarınızı iyi yönetmelisiniz. Yeterince hızlı bir şekilde önlem almamak büyük hatadır. Yenilikler üretmelisiniz. Bunlarla krizi daha kolay aşarsınız.
Atilla Filiz
ati@atillafiliz.com
www.dahibeyin.blogspotçcom
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder