Bilinçaltının Dilini
Nasıl Konuşabileceğinizi ‘Merak’ mı Ediyorsunuz?
Bu çok iyi. Öncelikle şunu bilmelisiniz
ki, Bilinçaltı, ‘Aklın Dili’ni konuşmaz! ‘Akıl Dili’, ‘Bilincin Dili’dir!.
ancak bu ifade, Bilinçaltının ‘mantıksız’ bir aptal olduğu anlamına gelmez.
Aksine, Bilinçaltının kendine ait bir mantığı, bir Aklı bir Tutarlılığı vardır.
Ve kendince Bilinçten kat kat daha akıllıdır. Belki ‘Zekidir’ demek daha
iyidir.
Erica Guilane Nachez’e göre :
Bilinçaltı, ‘Benzerliklere’, ‘Sembollere’, ‘Görüntülere’, ‘Metafor ya da
Mecazlara’, ‘Beden Hareketlerine’, ‘Heyecanlara’ ve ‘Duygulara’ karşı
duyarlıdır.
Bilinçaltı ‘Görüntüler’ ile
‘Benzerlikler’ arasında bağlantılar kurar, ‘Öyküler’ ve ‘Oyunlar’ geliştirir.
Bilinçaltı ‘Sembolleri’ karşılaştırır ve bunların gücünü ‘Hisseder’.
Bilinçaltınız bütün duyumsallığınız ve duyarlığınızla, dışsal (beş duyu) ve
içsel (beş duyunun algıladıklarının kendi üzerindeki etkisi dünyamızla ilişki halindedir.
Karşınızdaki
Kişilerin Bilinçaltlarıyla Konuşmak mı İstiyorsunuz?
O
zaman Erica’yı dinleyin ve
‘İletişiminizin’ ya da ‘Mesajınızın’ ‘Amacına’ göre ve bu amacınızla
tutarlı olacak bir şekilde, onlarla konuşurken, ‘Görüntüleri’ kullanın,
‘Seslerden’, ‘Kokulardan’, ‘Renklerden’, ‘Dokulardan’ ve ‘Tatlarda’ bahsedin.
Yaşanmış ‘Hikayelerden’ söz
edin. Zaten Hikaye ile öykü arasındaki fark budur. Hikaye, yaşanmış olanın
aktarılmasıdır! Mekandan ve Zamandan söz
edin. Hayalgücünü ve harekete geçirin. Müzikten ve Manzaralardan söz edin.
Konuşurken Semboller ve
Metaforlar / Mecazlar kullanın. Nicelikten değil, Nitelikten söz edin.
Konuşurken ağırlık, büyüklük, kullanılan teknoloji, kullanılan araçlardan, yani
teknik özelliklerden bahsetmek yerine, Erica Nachez’in tavsiyelerine uyun ve
‘önerdiklerinizin’ (İletişiminizin Amacının, Mesajınızın!) konuştuğunuz kişi ya
da kişilere ne tür ‘Zevkler’ ve ‘Yararlar’ sağlayacağını vurgulayın!..
Konuştuğunuz kişilerde ‘Heyecanlar’ ve ‘Duygular’ yaratın. Bunun için ‘Duygu
Dolu Anıları’ ve ‘Duygu Görüntülerini’ kullanın. Duygu dolu Anılardan söz ederken
Bedeniniz titremeli, bakışınız
ışıldamalı, sesiniz bu olaya tam bir uyumla katılmalı!
Derinden Gelen Sinyaller:
Eğer bilinçdışımızın ‘iyilik’
amaçladığını öngörürsek, buradaki inanılmaz ‘Zengin Kaynaklara’ inmeye ve güç
kazanmak için kendi içimize bakmaya başlayabiliriz. Bilinçdışımızı ‘dostumuza’
dönüştürebiliriz. Bilinçdışımızla ‘Uyum’ sağlamanın yolu ‘saygı’, ‘güven’ ve
‘yolladığı mesajlara dikkat etmek’tir.
Bilinçdışının mesajları,
sinyalleri :
1. Karakterinize uymayan
davranışlar.
2. Acılar
3. Hastalıklar
4. Stres
5. Depresyon
Bazen bazı ilişkilerimizi sona
erdirmemiz için bilinçdışımız bize bu tür mesajlar gönderir. Bu mesajları doğru
okumayı öğrenmeliyiz.
Kendi Kendinize ‘Ayak Uydurun’,
İçsel Uyum sağlayın. Öğrenmenin en iyi
yolu deneyimdir.
Deneyimlerinize dikkat ederek,
bilinciniz ile bilinçdışınızın uyumlanmasını sağlayabilirsiniz. Ne
hissettiğinize ve bunun ne anlama geldiğine dikkat edin! Kendi ‘bedeninize’
karşı duyarlı olur. Kendinize ayak uydurun ve sonra rehberlik edin. Siz
rahatladıkça, sezgilerinizin farkına varacaksınız. Sezgisellik içsel görüye
ulaşmaktır. İnsanlar ve olaylarla ilgili
olarak sezgileriniz size yol gösterecektir.
Arzu Uyandırmak :
Karşınızdaki
Kişilerin Bilinçaltıyla İletişim kurmada başarılı olmanız için Erica Nachez’in
tavsiyelerini uygulayın. ‘Onların Arzularını Uyandırın / Canlandırın.
Mesajınızda ve Mesajınızı Açıklama üslubunuzda ya da biçiminizde öyle, ‘Arzu
Edilecek bir Görüntü’ yaratmalısınız ki, bu ‘Görüntü’ karşınızdaki kişilerin
bilinçaltları için ‘Karşı Konulamaz’ olsun.
Örnek :
Eşinizle Bursa’ya tatile gitmek istiyorsunuz :
A) “Hayatım,
tatilde Bursa’ya gitmeye ne dersin? Hem havası güzel hem de otel fiyatları çok
uygun!”
B) “Hayatım, tatilde Bursa’ya gitmeye ne
dersin? Düşünsene, muhteşem Uludağ’ın
eteğinde yürüyüş yapacağız. Tertemiz hava, çam ağaçları, kır çiçekleri. Kârı
seyretmek de çabası. Yükseklerde gezerken belki Kardelen çiçeğine bile
rastlarız. Bazen masmavi, bazen bulutlarla kaplı gökyüzünün altında ormanın
sessizliğinin tadını çıkartırız. Şehir gürültüsünden uzak, sadece ikimiz,
aşıklar gibi elele dolaşırız küçük kır lokantalarında kahvaltı ederiz.”
Cengiz Erengil / Dahi Beyin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder