ÜMİT GRACE SEYMUR İLE “HAYATIN GİZEMLİ MİMARI, CENİN” ADLI KİTABI ÜZERINE RÖPORTAJ


İnsan yaşamı, anne karnından dünyaya “merhaba!” demeden çok önce başlar gerçekte… Evet, henüz küçük bir et parçasıyken, cenin halindeyken başlarız hayat ile iletişime geçmeye… Belki bilincimiz henüz tam gelişmemiştir, beyinsel fonksiyonlarımızı tam kapasiteyle kullanamıyoruzdur ama içinde bulunduğumuz o korunaklı yuvada, anne karnında duymaya başlarız sesleri, hayat bağımız olan annemizin hislerini anlarız, onlardan etkileniriz…

İnsan gelişiminde anne karnındaki hayat oldukça önemlidir; dış dünyaya “merhaba!” demeden önce, bedensel ve zihinsel olarak temel eğitimden geçtiğimiz mekândır. Bu önemli bilgileri ve hayat deneyimlerini ”SEVGİ”  ışığında bir araya getirip bizlere kitap olarak sunan Sayın Ümit Grace SAMUR ile hoş bir söyleşi yaptık. Bakalım yazar, kitabıyla ilgili olarak, duygu ve düşüncelerini nasıl ifade etmiş:


1-      Kitabınızın adını niçin, “Hayatın Gizemli Mimarı, Cenin” olarak koydunuz?
Anne karnına düştüğümüz andan itibaren, bilinçaltı kayıt almaya başlıyor ve bu ilk bilgiler, kim olduğumuzu belirlemede ve hayatımızı yapılandırmada güçlü etkiler bırakıyor. Yani, bilinçaltındaki bilgiler ışığında seçimler yaparak yaşamımızı kurguluyoruz ve öyle yaşıyoruz.
2-      Peki, böyle bir kitabı yazmanızın amacı nedir?
Kendi yaşam deneyimlerimi okuyucularla paylaşarak, onların öz benlikleriyle buluşup hayal ettikleri yaşamı yaratabileceklerine dair umut vermek istedim. Ayrıca, aslında onları tutsak edenin, olumsuz düşüncelerle, seçimlerini sınırlayan zihinleri olduğunu fark etmelerine ve yaşamlarının sorumluluğunu almalarına destek olmayı hedefledim.
3-      Daha önce kitap yazma denemeleriniz oldu mu?
İlk kitabım bir yemek kitabıydı. Türk kültürünü ve yemeklerini tanıtan, “From My Heart To Your Kitchen” adlı yemek kitabım, şimdi Amazon’da e-kitap olarak satılıyor. Ayrıca, kendi yaşam hikâyemi konu alan, “Flight To Freedom adlı kitabımla uluslararası ruhsal yazarlar yarışmasına katıldım. Bu yarışmaya katılan 2.800 yazar arasından ilk 250’ye girme şansını yakaladım. Son olarak, çocuklar için 20 masal yazdım.
4-      Kitabın hangi bölümünü yazarken daha çok zorlandınız?
“Sevgi” bölümünde zorlandım. Çünkü sevgiyi bir kalıba sokmak veya genellemek bana çok sınırlayıcı geldi. Bana göre sevgi, bilinçten bilince göre sürekli bir değişim halinde olan bir olgu. Yani, kişinin bilinci sevgiyi anlama, anlamlandırma ve gösterme yolunu etkiliyor.
5-      Bu kitabı sadece anneler veya anne adayları için mi yazdınız?
Kitabın ismi belki böyle bir izlenim yaratabilir; fakat kadın, erkek, çocuk, genç ya da yaşlı gibi bir ayrım yaratmadan, kendini tanımayı isteyen herkese seslenmeyi arzu ettim. Okuyucuların, cenin hallerinden bugüne kadar, ne tür bilgilerle donatılmış olabileceklerini bulmalarına yardımcı olmak istedim. Aile bireyleri veya çevrelerindeki diğer kişiler tarafından, hangi inanç ve düşünce formlarıyla zihinlerinin kodlanmış olduğunu fark ederek, gerçekte kim olduklarını keşfetmelerine rehberlik etmeyi hedefledim.
6-      Piyasada birçok kişisel gelişim kitabı var. Sizin kitabınızı diğerlerinden ayıran nedir?
Aynı kültürde ve benzer bilgilerle büyütülmüş olan okuyucularım, benim yaşam yolculuğumda kendilerinden parçalar bulup, ayrı olmadığımızı fark edecekler. Bu farkındalığın da okuyucuların içsel yolculuklarında ihtiyaçları olan motivasyon ve özgüveni artıracağını düşünüyorum. Kendilerine olan inancı güçlendirerek özyeterlilik duygusunun açığa çıkarılmasına destek olacağına inanıyorum. Kitabımda, yaşam deneyimlerimden edindiğim bilgileri ve bunların gerçekle olan ilişkisini bilimsel verilere dayandırarak, yaşam boyu kullanılabilir hale getirmeyi amaçladım.  Ayrıca, Amerika’da yaşadığım sürelerde, Batı kültürlerini ve oradaki insan ilişkilerini de inceleme fırsatım oldu. Batı’daki bireylerin kendileri ve diğerleriyle olan ilişkilerinde, bize yarayacağını düşündüğüm noktaları okuyucumla paylaşarak, onlara seçenekler sundum.
7-Kitabınızda verdiğiniz mesajı kısaca nasıl açıklarsınız?
Dışarıda aradığınız her şey, kendi içsel kütüphanenizin raflarında duruyor ve oradan elde ettiğiniz bilgiler sizi siz yapıyor. Bu bilgilerden, sizi sınırlayan ve engelleyenleri çıkarın ve yerine sevgi-huzur-mutluluk-iç sevinç-bolluk ve berekete götürecek olanları koyun.  Sevgi tohumları önce içinizde ekilir, sizin emeğinizle gelişir ve büyür. Zamanla diğerlerine ve tüm evrene yayılır.
8-Kitabınızın her bölümünün sonunda egzersizler vermenizin nedeni nedir?
İç huzur ve mutluluğuna ulaşmak için adımlar atmadan önce,  nereden başlayacağımı bilmiyordum ve buna benzer yol gösterici bilgilere ihtiyaç duymuştum. Çoğu kez bireyler kendilerini yeterli görmedikleri aktivite ve durumlardan uzaklaşmayı tercih ediyorlar. Kitaptaki bilgilerin anlaşılır ve uygulanabilir olması, onların adım atmalarına ve bir sonraki duruma hazırlanmalarına destek olur diye düşündüm. Her bölümün sonunda verdiğim ipuçlarıyla, okuyucularımın gerçekten istendik değişimleri ve davranışları oluşturabileceklerine dair inanç geliştirebileceklerini hissediyorum. 
9- Kitabınızı okuyanların kendilerini nasıl hissedeceklerini tahmin ediyorsunuz?
Kitabımı kurgularken, okuyucularımın kendilerini karşımda, benimle sohbet ediyormuş gibi hissetmelerini sağlamayı amaç edindim. Ben de aslında onlardan biriyim ve bu içsel yolculukta hep birlikteyiz. Birimizin kendisini iyi ve mutlu hissetmesi hepimizin mutluluğu ve huzuruna katkıda bulunacak. Kitabımda içtenliğimi ve samimiyetimi hissederek, verilen bilgilerin onlara yararlı olabileceğine dair umut ve inanç geliştireceklerine inanıyorum. Kitabı bitirdikten sonra, aslında harekete geçmiş olduklarını ve bunun kendilerine hiç de yabancı olmadığını fark ederek kendilerini daha iyi hissedebilecekler. Ayrıca, kendi içsel zenginliklerinin de farkına vararak, yaşam sevinçlerini artıracaklar.
10-Kitabı yazarken hiç olağanüstü bir durumla karşılaştınız mı?
Son bölüm olan “sevgi” konusuna geldiğimde, yazmam birden kesildi. Bir türlü elim yazmaya yanaşmıyordu. Sanki içimde bir güç, inatla beni durdurmaya çalışıyordu. Yazma isteğimin geri gelmesini beklerken, annem aniden vefat etti ve onun ölümünden sonra yaşadıklarımla birlikte bu bölümü bitirebildim. Aslında kitabın özünü oluşturan bölümünü, en son yaşadığım deneyimle bitirmek, kitabıma daha çok anlam ve değer kazandırdı.
11- Kitabınızın “kuantum çocuklar” bölümünde hangi çocuklardan bahsediyorsunuz?
Yeniçağ çocukları hakkında bilgi veriyorum ve bu çocuklarla nasıl sağlıklı ilişkiler kurabileceğimiz konusunda da ipuçları yer alıyor. Nesiller arası farklılıklar her çağda olmuştur; fakat çağımızda bu uçurum epeyce açılmış durumda… Çünkü her şeyin neredeyse ışık hızında değiştiğini kabullenemiyoruz.  Bana göre bunun yegâne sebebinin, değişimin bize çok korkutucu gelmesi ve çocuklarımızı da değişime direnmeye zorlamamız olduğunu düşünüyorum.  Bilgisizlik insanı korkutur. Bilgilendikçe ve bu bilgileri yaşama uyarladıkça hayatımıza kolaylıklar girecektir. Bunu düşünerek okuyucularımın, yeniçağ çocukları hakkında bilgilenmelerini istedim.
12- Bu kitabı oluşturan malzemeleri nereden topladınız?
Bilimsel araştırmalardan, okuduğum yerli ve yabancı kitaplardan ve yaşam deneyimlerimden edindiğim bilgileri ve gözlemlerimi harmanladım.
13- Okuyuculara, bu dergiden mesajınız ne olurdu?
Hızlı bir trenin içinde misiniz? Hemen inin ve daha yavaş giden kara bir trene binin; çünkü yol boyunca öyle çok güzelliklerin farkına varabileceksiniz ki, yaşam size daha tatlı ve eğlenceli gelecek. Kendinizin, doğanın, diğerlerinin ve kısaca var olmanın mucizevî gücünü derinden hissederek, yaşamı anlık tatlarla deneyimleme fırsatını yakalayın. Tüm kalbinizle, önce kendinizi sevin, sonra sevginiz diğerlerine ulaşsın! Bu arada sevilmeye layık olduğunuza inanın ve diğerlerinin sizi sevmesine izin verin!
SEVGİLERİMLE…

Beyhan VATANDAŞ
beyhan@akiskitap.com

Kaynak: www.gencgelisim.com